Üniversitemiz Ev Sahipliğinde “5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu” Düzenlendi

İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Türkiye Hukuk Platformu’nun desteğiyle İstanbul 2 No’lu Barosu tarafından düzenlenen “5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu” 14 Temmuz’da İÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmalarını T.C. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Av. Yasin Şamlı yaptı.


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan 5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu, açılış konuşmaları ve ardından gerçekleştirilen oturumlarla devam etti. Sempozyumun açılış konuşmaları kapsamında ilk sözü Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak aldı.

Prof. Dr. Ak, “15 Temmuz darbe girişimi, bir yandan ülkemizdeki karanlık ellerin hâlâ hareket alanının olduğu gerçeğiyle bizi yüzleştirirken diğer yandan, darbeye geçit vermeyen aziz milletimizin onurlu ve kararlı duruşunu gözler önüne serdi. Devlet içine sızmış kökü dışarıdaki karanlık bir örgütün devleti ele geçirme ve milleti bölme planı, millet duvarına çarpmıştır. Milletin bu şanlı direnişi bir Çanakkale Zaferi, bir Kurtuluş Savaşı ruhundadır. Bu vesileyle, bu şanlı direnişte hayatını kaybeden 250 şehidimizi ve gazilerimizi tekrar rahmet, şükran ve minnetle anıyorum” şeklinde konuştu.

“İstanbul Üniversitesi Olarak, Ülkemizin 21. Yüzyılda Yazdığı Yeni Başarı Hikayesinde Rol Almanın Mutluluğunu Yaşıyoruz”

21. yüzyılın özgürlük ve demokrasi çağı olduğunu söyleyerek sözlerini sürdüren Prof. Dr. Ak, “Orta çağa ait darbe ve darbeci anlayışlara, zihniyetlere bu çağda yer yoktur. Bunu da Türk milleti olarak 15 Temmuz’da bedelini acı ve trajedilerle ödeyerek bütün dünyaya gösterdik. Şimdi bize düşen bir başka görev, geçmişimizle yüzleşmek ve kurumlarımız üzerine sinen darbe kültürü ve anlayışını ortadan kaldırmaktır. Türkiye bütün kurumları ile ülkemizin tekrar bu karanlık geçmişe dönmemesi için uyanık olmalı ve üzerine düşen katkıyı yapmalıdır” dedi.

Demokrasinin, hukukun, özgürlüğün ve refahın anahtarının çalışmak ve üretmek olduğuna inandığını belirten Prof. Dr. Ak, şunları kaydetti: “Ülkemiz bu yolda hızla ilerliyor. Türkiye ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda büyüyüp güçlendikçe, milli irademizi gasp etmek isteyen hainler bundan sonra kendilerinde bu cesareti bulamayacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye, sadece kendi halkı için değil; aynı zamanda Türk ve İslam dünyası için de çok önemli bir güvencedir, sığınılacak limandır. İstanbul Üniversitesi olarak, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için tüm potansiyelimizi harekete geçirerek çalışıyor, ülkemizin 21. yüzyılda yazdığı yeni başarı hikayesinde rol almanın, önemli katkılar sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gelecek nesillere onurlu bir duruş bırakmak temel görevimizdir. Tüm davranışlarımızla gelecekte, geçmiştekinin aksine utanılan değil, gurur duyulan bir duruşun sahibi olmalıyız. Bu duruş demokrasinin, millet iradesinin yanında olan duruştur.”

“Darbeler Milletin İradesine Vurulan Zincirdir”

5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu’nda Rektörümüzün ardından İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Av. Yasin Şamlı açıklamalarda bulundu. İstanbul 2 No’lu Barosu’nun bu programa oldukça önem verdiğini belirterek cümlelerine başlayan Av. Şamlı, “Değerli meslektaşlarım, baromuz bu programa büyük önem atfetmektedir. Çünkü biliyoruz ki darbeler çoğu kere yargı ve hukukçular üzerinden tamamlattırılır. Eğer yargı ve hukukçular adalet noktasında mukavim dursalardı, hem 28 Şubat darbesi hem de 12 Eylül darbesi başarılamazdı. Bilinmesini istiyoruz ki milletin değerlerini uhdesinde taşıyan millet iradesinin yanında darbecilerinse karşısında duran bir baromuz vardır. Üyelerimiz hem 28 Şubat post modern darbesi sanıklarının yargılandığı dava da hem de 15 Temmuz sanıklarının yargılandığı dava da milletimizin, şehitlerimizin ve gazilerimizin hukukunu savunmuştur ve savunmaya devam etmektedir. Değerli meslektaşlarım, biliyoruz ki esas itibari ile darbeler milletin iradesine vurulan zincirdir. Darbe ile bir taraftan milletin temsilcisi, milletin hür iradesiyle seçilmiş temsilcileri ceza evlerine gönderilirken, bir taraftan da kanaat önderleri susturulmak için cezalandırılmaktadır” ifadelerinde bulundu.

“15 Temmuz, Ülkemiz İçin Birçok Bakımdan Tarihi Bir Dönüm Noktasıdır”

Hukuka aykırılığın ve adalet ihlalinin nasıl vasıflandırılırsa vasıflandırılsın meşrutiyetini kaybedeceğini vurgulayan Av. Şamlı, darbecilerin kurduğu mahkemenin kamu vicdanı tarafından hiçbir zaman mahkeme olarak kabul edilmediğini, bundan sonra da edilmeyeceğini söyleyerek 28 Şubat post modern darbesi üzerinden o günkü mahkemenin durumunu inceledi.

Sözlerini 15 Temmuz darbe girişiminde yargımızın durumuna değinerek sürdüren Av. Şamlı, “15 Temmuz, ülkemiz için birçok bakımdan tarihi bir dönüm noktasıdır. Önceki darbelerde milletin karşında darbelerinse yanında yer alan yargı, bu defa darbecilerin karşısında ve milletimizin yanında yer almıştır. Daha darbenin ilk saatlerinde İstanbul başsavcımız, Ankara başsavcımız ve çeşitli il başsavcılarımız darbeciler hakkında yakalama kararı çıkarmıştır. Adalet Bakanlığımıza bu konudaki dirençleri için teşekkür ediyorum. Yargı, 15 temmuzda yüz akı olacak bir sınav vererek millet iradesinin yanında olduğunu bütün dünyaya göstermiştir” dedi.

“Vesayetin Temelinde İnsanı Olduğu Gibi Kabul Etme Yerine; Belirleme, Toplumu Dizayn Etme ve Bir Şablona Dahil Etme Anlayışı Vardır”

5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu’nun açılış konuşmaları kapsamında son olarak T.C. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül açıklamalarda bulundu. Bakan Gül, tüm gazi ve şehitlerimizi “15 Temmuz 2016’da tanık olduğumuz, siyasi tarihimizin en kanlı darbe teşebbüsünde canları pahasına karşı koyan milletimiz için göğsünü siper eden tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyorum, gazilerimize de sağlık ve afiyet diliyorum. Bu vatanı bizlere emanet kılan, bu uğurda vatanımızın istikrarı ve istiklali için canlarını vermiş tüm şehitlerimizi de yine rahmetle ve minnetle yad ediyoruz” sözleriyle andı.

Vesayetin temelinde insanı olduğu gibi kabul etme yerine; belirleme, toplumu tasarlama ve bir şablona dahil etme anlayışının olduğunu söyleyen Bakan Gül, “Bu tür modernleşmeler yer yer karşımıza farklı şekillerde çıkar. Bu anlayış millet iradesine, insanın yaşam tarzına, anlayışına, kültürüne, inançlarına kendinden menkul olarak buyurgan, inmeci, şabloncu, tek tipli bir anlayışla müdahale ve “halka rağmen halk için” anlayışına dayanır. Bu anlayış sonucunda, çizilen şablona uymayanların makbul olmayan vatandaş olarak tanımlanması ve bu konuda mücadele verilmesi demokrasi ve siyasi tarihimizde karşımıza çıkan üzücü hadiselerdir. Bunun karşısında ise düşüncesi ve inancı ne olursa olsun “eşit vatandaş” anlamıyla 84 milyonu kardeş olarak görerek yaşam tarzına, inancına ve kültürüne saygı içerisinde iradesine saygı duyan bir anlayış vardır. İşte bu anlayış, “yeter söz milletin” ve bunun karşısında “hayır söz vesayetin” anlayışları daima mücadele içerisinde bugüne kadar gelmiştir” şeklinde konuştu.

“Takvimler 15 Temmuz’u Gösterdiğinde Bambaşka Bir Tarih Yazıldı”

Adalet Bakanı Gül, “Millet iradesinin güçlü ve egemen olduğu tüm dönemlerde vesayetçiler milletten ve iradesinden hep korka gelmişlerdir. Bu vesayet anlayışının temel anlayışı milletin vergisini alma, çocuğunu askere gönderme ama hiçbir şekilde ülke yönetimine müdahale ettirmeme anlayışına dayanan bir zihniyettir. Geriye doğru baktığımızda esas itibarı ile bu vesayetçilerin en büyük kâbusu milletin iradesi olmuştur ve bu milletin iradesiyle hep çatışa gelmişlerdir. Baktığımızda, takvimin her ayında bu vatansız anlayış ve zihniyetin kanlı izlerini görmekteyiz” diyerek 27 Mayıs ve mahkemelerine, 12 Mart muhtırasına, 12 Eylül 1980 darbesine ve 28 Şubat post modern darbe dönemine değindi.

Takvimler 15 Temmuz’u gösterdiğinde ise bambaşka bir tarih yazıldığını vurgulayan Bakan Gül, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü: “O gün darbeciler yine eli kanlı bir girişimde bulunmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, “halkın gücünün üstünde hiçbir güç tanımadım” sözleriyle, milletimizle birlikte bu darbe girişimine cansiperane bir şekilde karşı çıkmasıyla dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir geceyi hep beraber yaşadık. İşte bu destansı direniş, tarihimizin makus talihini değiştirmiştir. Milletimizin bu kararı daha güçlü ve kurumsallaşmış demokrasi için çok tarihi bir adım olmuştur.”

5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu, açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından “Darbelerin Etkileri ve Benzer Noktaları” başlıklı birinci oturum, “15 Temmuz Yargılamaları” başlıklı ikinci oturum ve “Tanıklıklar” başlıklı üçüncü oturumla sona erdi.

Haber: Sevda Özdemir, Elif Taşçı
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Öne Çıkan Haberler

ORSAM ortadoğu sempozyum

“Küresel Güçler ve Ortadoğu” Uluslararası Sempozyumu İstanbul Üniversitesi ve ORSAM İşbirliğiyle Gerçekleştirildi

tıpbilişimi tıp toplantı

“Tıp Bilişimi, Bir Bilim Dalı Olarak Rüştünü İspat Etti”

ziyaret bangladeş

Bangladeş Ankara Büyükelçisi Mosud Mannan ve Bangladeş İstanbul Başkonsolosu Muhammed Monirul İslam’dan Üniversitemize Ziyaret

İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Yaz Dönemi Online/Canlı Yabancı Dil Kurs Kayıtları Başladı

ziyaret mezunlar

İstanbul Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği Yöneticileri Üniversitemizi Ziyaret Etti

İLEM yazokulu

7. Uluslararası İLEM Yaz Okulu “Modern Dünyada Müslüman Kimliği” Temasıyla Başladı