“Uluslararası Toplum, Keşmir’in Çığlığına Kulak Vermeli…”
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi tarafından “Keşmir Sorunlarının Bölgesel ve Uluslararası Boyutları” konferansı düzenlendi. Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen konferans, Edebiyat Fakültesi YouTube Kanalı üzerinden canlı olarak yayınlandı.
“Keşmir Sorunlarının Bölgesel ve Uluslararası Boyutları” konulu konferansa, Keşmir Cumhurbaşkanı Sardar Masood Khan ve Pakistan Federal Bilgi ve Yayın Bakanı Shibli Faraz, Gaziantep Milletvekili ve Türkiye-Pakistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ali Şahin ve Pakistan Büyükelçisi Muhammed Syrus Sajjad Qazi de katıldı. Türkiye başta olmak üzere ABD, İngiltere, Malezya, Pakistan, Katar, Güney Afrika ve Azad Keşmir’den çok sayıda idareci ve yönetici konumundaki akademisyenler ile çeşitli kurum ve kuruluşlarda görevli akademisyenler ve deneyimli uzmanlar da konuk olarak yer aldı.
Keşmir Sorunu Göz Ardı Edilmeye Çalışılıyor
Düzenleme Kurulu adına konuşmasını yapmak üzere İÜ Edebiyat Fakültesi Urdu Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Toker, söz aldı. Prof. Dr. Toker, “Bugün İÜ adına ‘’Keşmir Sorunlarının Bölgesel ve Uluslararası Boyutları’’ konferansında sizleri ağırlamaktan onur ve mutluluk duyuyorum” dedi. Keşmirli Müslümanların, tarihlerinin başlangıcından bugüne yaşadığı uzun bir belirsizlik süreci, korku ve aşağılanmayı bünyesinde barındırdığını söyleyen Prof. Dr. Toker, oradaki insanların zalim ve acımasız bir baskı yönetiminin altında olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Toker, “İşgal, bu barışçıl vadiye çok önce gelmiştir ancak dünyanın çoğu Filistin sorununda yaptığı gibi bu sorunu da ihmal ve göz ardı etmeye çalıştıkları görülmektedir. Bugün görüyoruz ki Keşmir halkı işkence görüyor, öldürülüyor, tecavüz ediliyor ve aşağılanıyor; bu şiddet döngüsü içerisinde yaşamaya zorlanıyor” dedi.
“Silahlarını, Özgürlükleri İçin Mücadele Eden Keşmirlilerin Ruhunu Yok Etmek İçin Kullanıyorlar”
Prof. Dr. Toker, Keşmir’de devam eden zulümlerin gittikçe derinleştiğini belirterek “Hint Kuvvetleri ellerindeki silahları uzun yıllardır özgürlükleri için mücadele eden Keşmirlilerin ruhunu yok etmek için kullanıyor. Özellikle Hint Anayasasının 370 ve 35A maddelerini yürürlükten kaldırarak Hindistan Hükümeti Keşmir sorununu kendisi için sona erdirmek ve işgal edilen bölgedeki Keşmir halkının tüm anayasal ve tarihsel haklarını ele geçirmek için girişimde bulunmaktadır. İnternet hatları kesilmekte ve kamu güvenliği yasası altında birçok gözaltı olmakta. Küçük çocuklar yasadışı olarak gözaltına alınmakta ve Keşmirli kadınlar cinsel istismara uğramaktadır. Eğitime yönelik engeller, sağlık hizmetlerine yönelik kısıtlamalar mevcuttur. Bayram ve cuma namazı gibi halkın bir araya geldiği organizasyonları kısıtlamaya yönelik birçok baskı ve kısıtlama getirilmiştir” dedi. Keşmir’in baskıcı bir kuşatma altında olduğunu ve Hindistan’ın yasadışı olarak bölgeyi işgal ettiğini ifade eden Prof. Dr. Toker, Hindistan işgal güçlerinin her gün büyük çapta ve kabul edilemez insan hakları ihlallerini yaptığını söyledi.
Milyonlarca Masum İnsanın Hayatı, Hiçbir Ülkenin İç Meselesi Olamaz
Bölgede Keşmirli Müslümanların olmadığı bir Keşmir istenildiğini ifade etti. Prof. Dr. Toker, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün işgal altındaki Cammu ve Keşmir’den tüm Hindistan topraklarında yaşayan azınlıklar için bu durum çok tehlikeli bir hale gelmektedir ve hiç kimse bunun Hindistan’ın iç işleri olduğunu ve hiçbir müdahalenin kabul edilebilir olmadığını söylemesi mümkün değildir. Milyonlarca masum insanın hayatı hiçbir ülkenin iç meselesi olamaz. Bu bir insani meseledir ve bunun büyüklüğü tüm insanlığı ilgilendirmektedir. Biz insanlık olarak Cammu ve Keşmir’deki insan hakları ihlallerinin kabul edilemez olduğunu, Keşmir halkının kendi geleceğini belirleme hakkına saygı duyulmasını ve BM kararının en kısa zamanda uygulanması gerektiğini beyan ediyoruz. Pakistan halkının ve Keşmir’in kardeşleri olarak sizin yanınızdayız ve haklarınızı savunuyoruz. Dualarımız sizinle.”
“İstanbul Üniversitesi, Keşmir Sorununu Tüm Dünyaya Duyurmaya Çalışmıştır”
Prof. Dr. Halil Toker’in ardından Konferansın açılış konuşmasını yapmak üzere İÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi, söz aldı. Keşmir’in sahip olduğu verimli toprakları ve coğrafi yapısıyla asırlarca farklı medeniyetler tarafından istilaya uğramış gözü yaşlı bir coğrafya olduğunu söyleyen Prof. Dr. Develi, “1947 yılında Pakistan ve Hindistan’ın ayrılmasıyla halkının pek çoğu Müslüman olan Keşmir oluşturulmuştur. İki ülke arasında Keşmir için üç kez savaş yaşanmış defalarca da savaşın eşiğinden dönülmüştür” dedi. Bugün Keşmir halkına yapılan zulüm ve işkencenin boyutunun her geçen gün arttığını belirten Prof. Dr. Develi, “İstanbul Üniversitesi, Keşmir sorunuyla ilgili daha öncede birçok konferans ve seminer düzenleyerek bütün dünyanın görmezden geldiği Keşmir sorununu farklı yönlerden ele almış ve dünyaya duyurmaya çalışmıştır” dedi. Türkiye’de Urdu Dili ve Edebiyatı eğitiminin, 1915 yılında ilk defa İÜ Edebiyat Fakültesinde başlamış olmasının önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Develi, “100 yılı aşkın bu geleneğin ve akademik sorumluluğun bir geleneği olarak bugün bu konferans düzenlenmiştir. Konferansımızın Müslüman Keşmir halkının uğradığı haksız zulüm ve baskı karşısındaki haklı özgürlük mücadelesini daha çok kitlelerce duyulması hususuna katlı sağlamasını temenni ederim. Bu gözü yaşlı coğrafyada bir an önce barış rüzgârının esmesi duasıyla” diyerek sözlerini noktaladı.
“Asya’nın kalbi, Cammu ve Keşmir’in Bu Şekilde Anılması Acı Vericidir”
Prof. Dr. Hayati Develi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, söz aldı. Prof. Dr. Ak, “Keşmir Sorununun Bölgesel ve Uluslararası Boyutlarının tartışılacağı Uluslararası Konferansa katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür etmek istiyorum. Dünyayı saran Covid-19 pandemisi nedeniyle çevrimiçi gerçekleştireceğimiz bu organizasyonda dünyanın pek çok bölgesinden çok sayıda bilim ve siyaset insanının tebliğ sunacak olması bizleri çok sevindirdi” diyerek sözlerine başladı.
Hemen her gün dünya kamuoyuna Azad Keşmir’de yaşanan elim ve insanlık dışı hadiselerin yansımakta olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, “Asya’nın kalbi, Hindistan Tacının İncisi gibi isimlerle anılan ve doğal güzellikleriyle eşine az rastlanan bir konumda bulunan Cammu ve Keşmir’in bu şekilde anılması acı vericidir” dedi. Bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri, konunun bir ülkenin içişleri boyutunu aşarak bir insanlık sorunu haline gelmesine neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki iki gün süresince değerli katılımcılar siyaset, uluslararası ilişkiler ve insan hakları alanıyla yakından ilişkili olan konuyu; tarihi, bölgesel ve küresel dinamiklerini tartışarak farklı açılardan detaylı bir şekilde ele alacaklar. Bu şekilde farklı disiplinleri bir araya getiren geniş kapsamlı bir organizasyon düzenlendiği için Edebiyat Fakültemizi ve Sempozyum heyetini gönülden tebrik ediyorum. Konferansta yapılacak tartışmalar, konuyla yakından ilgilenen siyaset ve bilim dünyasına önemli katkı sağlayacaktır. Son olarak dost ve kardeş Pakistan ve Hindistan Hükümetlerinin görüşmeler yoluyla en kısa sürede Keşmirli Kardeşlerimizin yıllardır çektikleri acıları sona erdirecek ve onların da rıza gösterecekleri bir anlaşmaya varacaklarını umut ettiğimizi ifade ederek katkıları dolayısıyla tüm katılımcılara teşekkür ediyor; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.”
Büyükelçi Qazi: “Hindistan Dizlerini Keşmir’in Boynuna Bastırmakla Kalmıyor, Keşmirlilerin ‘Nefes Alamıyoruz’ Demelerini Engellemek İçinde Elinden Geleni Yapıyor”
Prof. Dr. Mahmut Ak’ın ardından Pakistan Ankara Büyükelçisi Muhammed Syrus Sajjad Qazi, söz aldı. Büyükelçi Qazi, 25 Mayıs 2020 tarihinde yaşanan George Floyd'un ölümünden bahsederek sözlerine başladı. Büyükelçi Qazi, “George Floyd’un ölümü tüm dünyada öfke rüzgârına neden oldu. Sadece Amerika’da değil tüm dünyada insanlar kendilerini sorgulayarak neden böyle bir durum olduğu üzerinde düşündü. Eğer bir insanın bu şekilde zamansız ve trajik ölümü böylesine haklı bir öfke dalgasına sebep olabiliyorsa, peki Keşmir’deki on binlerce insanın ölümü için ne demeliyiz? Eğer bir polisin diziyle savunmasız bir insanın ölümü böylesine büyük bir öfke dalgasına neden oluyorsa, yüzbinlerce kişiden oluşan işgal ordusunun dizlerinin altında bir halkın boynuna bastırılmasına ne demeliyiz?” dedi.
George Floyd'un katledilişine dair tek bir videonun tüm dünyayı etkilediğini belirten Büyükelçi Qazi, Hindistan zulmünün altına zor durumda olan Keşmir halkı hakkındaki videolardan bahsederek, “Hindistan’ın Keşmir halkına yaptığı kanıtlar hakkında dünyadaki hiçbir halkın ve hükümetin sessiz kalmasının bahanesi olamaz” dedi. George Floyd gibi Keşmir halkının da nefes alamadığını söyleyen Büyükelçi Qazi, “Tıpkı George Floyd için yaptığımız gibi hepimizin ayağa kalkıp Keşmirliler için adalet istemesi gerekmektedir. George Floyd'un maruz kaldığı şiddeti belgeleyen insanlar vardı ancak Keşmir halkı için bu durum böyle değil. Gazetecilerin bölgeye ziyaret edilmesine müsaade edilmemektedir. İnternet kısıtlanmıştır, internete kısıtlı erişim verilse bile oldukça yavaşlatılmaktadır ve tüm internet siteleri engellenmektedir. Elimize geçen videolar iletilirken Hindistan’ın uyguladığı birçok kısıtlamadan geçilerek yayınladığı videolardır. Kısacası Hindistan dizlerini Keşmir’in boynuna bastırmakla kalmıyor, Keşmirlilerin ‘nefes alamıyoruz’ demelerini engellemek içinde elinden geleni yapıyor” dedi.
Keşmir’de yaşanan olaylar hakkında bilgi veren Büyükelçi Qazi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Keşmir halkının yaşama hakkı, sürekli olarak ihlal edilmektedir. Sık sık yargısız infazlar ve yasadışı yapılan gözaltında ölümler gerçekleştirilmektedir. Sadece bu yıl yüzden fazla Keşmirli genç bu şekilde hayatını kaybetmiştir. Son birkaç ayda birçok ev yerle bir edilmiştir. Son beş yıldır barışçıl gösterilerde yüzlerce Keşmirlinin görme yetisinin kaybetmesine neden olan özel silahlar kullanılmaktadır. Keşmir hastalıktan değil, doğal olmayan nedenlerle gözlerini kaybeden insanlarla doludur. Bunlara ek olarak Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların raporlarında belgelendiği üzere Keşmir’in çeşitli yerlerinde toplu mezarlar mevcuttur. Eğer George Floyd için sesimizi yükseltebiliyorsak, Keşmir halkı içinde sesimizi yükseltebiliriz. Floyd’un katili cezasını bulabiliyorsa, Keşmirlilere bunu yapanlarda aynı şekilde cezalandırılmalıdır. Hindistan’ın artık insan hakları ihlallerini durdurması gerekmektedir.”
“Cammu ve Keşmir Sorunu Güney Asya’nın Barış ve İstikrarı Açısından Temel Bir Meseledir”
Pakistan Ankara Büyükelçisi Muhammed Syrus Sajjad Qazi’nin ardından Gaziantep Milletvekili ve Türkiye-Pakistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ali Şahin, söz aldı. Keşmir halkının sesinin duyurulması için bu konferansın organize edilmesine teşekkür ederek sözlerine başlayan Şahin, “Keşmir, modern dünyanın geri kalanından uzakta olduğu için demokrasi, insan hakları ve özgürlük ihlallerine ses çıkarılmadı ve dünya Hindistan zulmüne tepki vermekte yetersiz kaldı” dedi. Şahin, BM Güvenlik Konseyi Kararı’nın bu mevcut sorunun nihai çözümünde Hindistan ve Pakistan’ın ellerinde olduğu sonucuna vardı. Pakistan’ın bu noktada pozitif ve barışçıl tutumlarına karşın bu adımlar Hindistan tarafından reddedildi. Türkiye’de bu konunun Hindistan ve Pakistan arasında yapılacak diyalogla ve BM Güvenlik Konseyi Kararları doğrultusunda ve Keşmir halkının istekleri doğrultusunda karara varması görüşündedir” diyerek on ayı aşkın süredir gerçekleştirilen kısıtlamaların 80 milyonu aşkın Keşmir’in hayatını etkilemeye devam ettiğini söyledi. Şahin, “Sokağa çıkma yasakları, yerel politikacılar ve aktivistlerin tutuklanması sebebiyle halkın özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Bölgenin demografik yapısının değiştirilmeye çalışılması da sorunun kötüleşmesine sebebiyet vermektedir. Uluslararası örgütlerde bölgede gerçekleşen insan hakları ihlallerine vurgu yapmaktadır” dedi. Bölgede dikkat çeken bir diğer unsurun anti Müslüman karşıtı söylemler olduğunu belirten Şahin, “İki tane nükleer güce sahip ülke arasında kötüleşebilecek bir durumu uluslararası toplum göz ardı etmeyi bırakmalıdır. Cammu ve Keşmir konusu Güney Asya’nın barış ve istikrarı açısından temel bir meseledir. Hindistan ve Pakistan arasındaki bu sorunun barışçıl yöntemlerle ve BM Güvenlik Konseyi Kararlarına uygun bir şekilde çözümlenmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Bu sorunun çözümü dünyanın geri kalanında da barış ve istikrarın sağlanması amacıyla önem arz ettiğini ifade eden Şahin, “Keşmirli kardeşlerimiz ve çocuklarının Ankara’nın çocukları olduğunu bilmelerini isterim. Keşmir Vadisi’nin kadınları Anadolu’nun kadınlarıdır. Keşmirli annelerin gözyaşları, Türk annelerinin gözyaşlarıdır. Keşmir Çanakkale gibidir. Sizler o zaman bizim yanımızda yer aldınız bizde bugün sizlerin yanında yer alıyoruz” dedi
Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Sardar Masood Khan: Hindistan Bölgenin Demografik Yapısını Değiştirmeyi Hedefliyor
Gaziantep Milletvekili ve Türkiye-Pakistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ali Şahin’in ardından Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Sardar Masood Khan, söz aldı. Cumhurbaşkanı Masood Khan, Azad Cammu ve Keşmir ile Türk halkının bağlarının oldukça güçlü olduğunu söyledi. Daha önce yaşanılan bir deprem sonrası bölgede ilk yardıma koşan devletin Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Masood Khan, “Türkiye üç şehrimizin yeniden yapılandırılmasında büyük yardım etti ve halkımızın kalbinde ve zihninde derin izler bıraktı” dedi.
Azad Cammu ve Keşmir halkının uzun süredir kendi özgürlükleri için savaş halinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Masood Khan, “1934’den beri Hindistan’ın despotik yönetimine karşı gelmeye çalışmaktadır. 1947 yılından beri 500 bini aşkın insanımız Hindistan güçleri tarafından öldürülmüştür. Binlerce insan katliama uğramış, binlerce kadın tecavüze uğramıştır. Tüm yaş grubundan pekçok insanımız görme yetisini kaybetmiş ve birçok insan toplama kamplarında hukuka aykırı bir şekilde tutulmaktadır” dedi. Geçtiğimiz yılın ağustos ayında Hindistan’ın Cammu ve Keşmir’i işgal ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Masood Khan, “Gerçek olmayan haritalar çıkartılarak Azad Cammu ve Keşmir, Hindistan bölgesindeymiş gibi gösterilmektedir. Birkaç gün önce Hindistan 20 bin kişiye vatandaşlık vererek bu bölgeye yerleştirmiştir. Aynı Filistin’de olduğu gibi farklı bölgelerden buraya insanları yerleştirerek bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi amaçlanmaktadır” dedi.
Hindistan’da artan islamofobi ve Müslüman karşıtlığının var olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Masood Khan, bunun Keşmir sorununun büyümesine sebebiyet verdiğini dile getirdi ve “Hindistan ile Çin arasındaki çatışmada bu sorunu daha çalkantılı bir hale getirmiştir” dedi. Türk halkına ve Türk medyasına teşekkürlerini sunarak konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı Masood Khan, “Türkiye’de siyasi partiler arasında bu konunun üzerinde bir uzlaşma mevcut. Aynı şekilde insanlarda bu konuyu önemsiyor ve bu konunun gündemde tutulmasına yönelik de beyanlarda bulunuyor; hem Pakistan hem de Cammu ve Keşmir halkının yanında yer alıyor” dedi. Cumhurbaşkanı Masood Khan, “Şuan bizim iki tane önceliğimiz var. İlki Hindistan’ın farklı bölgelerinden bu bölgeye olan insan hareketini durdurmak. Hindistan bölgeye şuan iki milyonu aşkın insan yerleştirmeye çalışıyor ve bölgenin demografik yapısını değiştirmeyi hedefliyor, biz bu konuda bir kampanya başlatmalıyız.
Zaman burada çok önemli hemen hareket etmeliyiz. Hindistan’ın bölgedeki katliamlarını durdurmak için uluslararası bir baskı oluşturmamız gerekiyor. Keşmir halkının hayatı önemlidir onların çığlıklarına kulak vermemiz gerekiyor” dedi.
Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Sardar Masood Khan’ın ardından Pakistan Federal Bilgi ve Yayın Bakanı Shibli Faraz, konferansa katılamayacağını bildirdi ve bir metin yolladı.
Açılış konuşmalarının ardından, konferans açılış makalelerine geçilmesiyle devam etti. İlk gün oturumlarında, “35/A Maddesinin Feshedilmesinden Sonra Keşmir'de Yasadışı İkametler ile Nüfus Manipülasyonu”, “Keşmir’de Çifte Tecrit ve Küresel Tepki”, “Keşmir Direnişinin Dönüşümü: Farklı Perspektiften Bakış”, “Keşmir ve Müslüman Ulusların Rolü”, “Hindistan’ın Saldırganlığı: Güney Asya’nın Barışı ve Refahı İçin Bir Tehdit”, “Keşmir Tecridi ve Radikal Uluslararası Dayanışma İhtiyacı”, “Keşmir: Yerine Getirilmeyen Vaatlerin Hikâyesi”, “Hindistan’ın Keşmir’deki Zulmünü Kim Durdurabilir?”, “İkamet Yasası Sonrası Cammu ve Keşmir”, “Bir Gazeteci Gözüyle Keşmir Sorunu”, “Hint İşgalindeki Keşmir (HİK) Medyasında Terör Duyarsızlığının Yansıması” konuları geniş bir şekilde değerlendirmeye alındı.
’Keşmir Sorununun Bölgesel ve Uluslararası Boyutları’’ konulu Konferans, 30 Haziran tarihinde diğer oturumları ile devam edecek. Edebiyat Fakültesi Youtube Kanalı üzerinden canlı yayınlan program herkese açık olarak, farklı konuların ele alındığı açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlarının moderatörlüğünde, Türkiye saati ile saat 11:00’da başlayıp, 15:30’a kadar sürecek.
Haber: Hande Nur Ocak
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
Online ‘’Keşmir Sorunlarının Bölgesel ve Uluslararası Boyutları’’ Konferansı
Öğrencilerimiz İçin Sınav Teslim Kılavuzu
“Engelsiz Üniversite Ödülleri”nde İstanbul Üniversitesi 5 Ödül Kazandı
Kariyerinize Attığınız Adımlarda KAGEM Yanınızda
Disiplinlerarası Yaklaşımlar Edebiyat Çalışmalarına Yeni İmkânlar Sunuyor
İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Online/Canlı YDS/YÖKDİL Eğitimleri Başlıyor!