Prof. Dr. Mahmut Ak: “Üniversitemizden Mezun Olan Öğrencilerimizin Dünyaya Söyleyecekleri Çok Sözü Olacak”

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Eğitim Tokat TV’nin hayata geçirdiği Çevrimiçi Rektör – Öğrenci Buluşmaları kapsamında öğrencilerle canlı yayında bir araya gelerek İstanbul Üniversitesi hakkında bilgiler verdi.

Prof. Dr. Mahmut Ak, konuşmasına kendisinin de Tokat’ta yetiştiğini, Tokat valisi ve Tokat belediye başkanının Tokat’ı seven, Tokat’ın yetiştirdiği değerler olduğunu ve bunun Tokat için bir şans niteliğinde olduğunu söyleyerek başladı. Böyle bir programın tertip edilmesinin Tokat’ın, Türkiye’nin yükseköğretimindeki iddiasının da güçlü bir göstergesi olduğunu belirtti.

“Türkiye İddiasını Sadece Ulusal Bazda Değil Uluslararası Düzeyde de Yükseklere Çıkardı”

Prof. Dr. Ak, İstanbul’un bilmeyenler için biraz ürkütücü ve tedirgin edici bir yönü var olduğunu, kendisinin de üniversiteyi kazandığında aynı tedirginliği yaşadığını ancak gençlerin önce İstanbul’u tercih etmeleri gerektiğini söyleyerek, “1983 yılında İstanbul’a kendi arkadaşlarımla geldiğimizde biz de aynı bugünkü gençlerin yaşadığı tedirginliği yaşamıştık. Tabi o zamanlar iletişim vasıtaları da şu anki kadar gelişmiş değildi, görsel tanıtımlar yoktu. Ayrıca bizim dönemimizde böyle rehbere, sanal fuarlara ya da sizin gibi değerli öncüye, yol gösterene sahip değildik. Tabi ki hocalarımız çok kıymetli insanlardı ondan bir şüphemiz yok ama o günün şartlarında böyle bir alışkanlık gelişmemişti. Ben o zaman kendi imkanlarım içerisinde eğer üniversite okunacaksa İstanbul’da okunmalı ve İstanbul Üniversitesi’nde okunmalı diye düşünmüştüm. Bu açıdan da tercihlerimin çoğu İstanbul ve İstanbul Üniversitesi’ydi. Bunu tesadüfen de yapmadım daha önce dediğim gibi İstanbul, dünya kültürünün merkezi. Dünyaya söyleyecek bir sözünüz varsa veya sözünüz olsun istiyorsanız İstanbul’dan bir üniversite kazanılması doğrudur diye düşünürüm. Şu anda düşündüğümüz zaman Türkiye, başta cumhurbaşkanımız olmak üzere bu yönetimin üstün gayretleriyle gerçekten çok ileri düzeylere yükseldi. İddiasını sadece ulusal bazda değil uluslararası düzeyde de yükseklere çıkardı” ifadelerini kullandı.


“İstanbul, Medeniyet ve Kültür Merkezi Olarak da Tarihte Yer Almış Bir Şehirdir”

İstanbul’un korkulacak bir şehir değil aslında bir şans olduğunu, İstanbul’un dünyanın merkezi olarak tanımlanabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Ak, “İstanbul, doğuyla batıyı; kuzeyle güneyi buluşturan, tüm dünyada cihangirlik sevdası olan büyük yöneticilerin hepsinin sahip olmak için can attığı bir mücevherdir aslında. Dünyadaki insanlık tarihinin muhakkak ki merkezinde olmuş olan, sadece siyaset ve ticaretiyle değil, medeniyet ve kültür merkezi olarak da tarihte yer almış bir şehirdir. Nitekim Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığında burayı sadece fethedilecek bir şehir ya da siyasi bir figür hedef olarak düşünmemiştir ve otuz yıllık hükümdarlığı sırasında nereyi fethettiyse oranın en nitelikli insanlarını İstanbul’a getirmiştir. Ticarette, sanatta, zanaatta hünerde, marifette her şekilde ve İstanbul’u bir merkez haline getirmiştir. Daha sonra gerek Kanuni gerekse sonraki padişahlar döneminde baktığımız zaman İstanbul medeniyetin simgesi olabilecek olan her türlü mimari eserlerle tezyin edilmiştir. Burada medreseler, hanlar, hamamlar, kervanlar, sokaklar, çarşılar, mimari eser örneklerden her biriyle, surların tamiratlarıyla, yaşayanları mutlu edebilecek ve buraya gelenleri de teşvik edebilecek bir güzelliğe bürünmüştür” dedi. 

“İstanbul’da Eğitim Alan Bir Genç, Dünya Kültürüne Kavuşmuş Oluyor”

Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul’un tüm dünyanın görmek için can attığı güzellikler ve zenginlikler merkezi ve panoramik yapısı dolayısıyla her fotoğrafı insanı heyecanlandıran güzel bir şehir olduğuna dikkat çekerek, “Şu anda da finans merkeziyle, uluslararası limanlarıyla, kültür ve sanat bakımından da çok zengin, 48 tanesi İstanbul Üniversitesine ait olan 90 kadar müzenin olduğu, sanat merkezlerinin bulunduğu, tarihi eserlerin başlı başına bir açık hava müzesi özelliği taşıdığı güzel bir şehri konuşuyoruz. İstanbul’da bir üniversite kazanan gencimiz, aslında üç okuldan mezun oluyor. 1.si kazandığı branşı okuyor. 2.si o üniversitenin kimliğini kazanıyor ve o üniversitenin kültürünü kazanmış oluyor. 3.sü ve daha da önemlisi İstanbul kültürünü kazanıyor. İstanbul, yaklaşık 62 üniversitesine sahip ve şu anda aktif olarak 980.000 yükseköğretim öğrencisinin olduğu bir şehir. İstanbul’da sadece İstanbul Üniversitesi’nde 147 ülkeden 7800, toplamda 33 bin uluslararası öğrencinin bulunduğu bir şehir. Dolayısıyla İstanbul’da eğitim alan bir genç, dünya kültürüne kavuşmuş oluyor ve dünya kültürünün tüm özelliklerini bilerek, eğer kendi ufku da açıksa, gözlemleme ve muhakeme kabiliyetine sahipse uluslararası bir kimlik ve kişiliğe bürünmüş olarak diplomasını alıp gerek ülkemizde gerek dünyada her gittiği yerde rahatlıkla özgüveni yerinde olarak etrafına fayda sunmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

“İstanbul Üniversitesi’ni Kazanan Genç Sadece Bir Okul Kazanmıyor, Güçlü Bir Aileye Üye Oluyor”

Bulunduğumuz topraklarda yükseköğretimin İstanbul Üniversitesi ile başladığını, kendisinden sonra gelen üniversitelerinin İstanbul Üniversitesi kültürüne bağlı kaldığını belirten Prof. Dr. Ak, “Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında salı günü tanyeri ağarırken İstanbul’u fethetti ve cuma günü Tokatlı Molla Hüsrev, Ayasofya’nın ikinci katında bir odada ilk defa yüksek düzeyde eğitim vermeye başladı. 1465’te Fatih Medresesi yüksek eğitim kurumu olarak hazırlandı ve eğitim oraya geçti. Yüzyıllar içerisinde önce “Darülfünun” daha sonra “İstanbul Darülfünunu” ismini aldı. Son olarak da 1933 yılındaki eğitim reformu kapsamında “İstanbul Üniversitesi” ismini alarak Türkiye’nin ilk ve tek üniversitesi olarak eğitim hayatına başlamış oldu. Bu yönüyle İstanbul Üniversitesi’nden sonraki tüm üniversiteler ve bu üniversitede çalışanların hepsi muhakkak ki yükseköğretim geleneğini, kültürünü ve hafızasını İstanbul Üniversitesi’nden aldılar. Bugün İstanbul Üniversitesi’nin yaklaşık 1 milyon mezunu olduğunu biliyoruz. Yani İstanbul Üniversitesi’ni kazanan genç aslında sadece bir okul kazanmıyor, güçlü bir aileye üye oluyor. Programlarımıza baktığımız zaman 800 üzerinde diploma programı var ve bunun 156’sı lisans programı. Bu diploma programlarından mezun olan ya da mezun olacak kişi, geniş bir ailenin üyesi olarak gittiği her yerde kendisine arkadaşlık edecek, yol gösterecek muhakkak ki bir İstanbul üniversiteli bulacaktır. Bu yönüyle program zenginliği, akademik kadrosunun güçlü olması, eğitim geleneğinin tarihi derinliklere gitmesi ve sunduğu imkanlar bakımından gençlerimizi üniversitemizin sıralarında görmek isteriz” ifadelerini kullandı. 

“Öğrencilerimizi Hayata Hazırlıyoruz”

Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi’nin sadece eğitim verilen bir yer değil, gençlerin mezuniyetten sonra da kendi yeteneklerini kapasitesini uygulayabileceği araştırma kabiliyetine de kavuştuğu bir ilim muhiti olduğunu, öğrencilere sadece diploma verilmeyip onları hayata hazırladıklarını ve öğrencilerin önce bireysel huzur ve mutluluklarını sağlayarak sonra da topluma sunabilecekleri birçok şeyi kazanmış olarak üniversiteden uğurladıklarını belirtti.

“İstanbul Üniversitesi Bir Araştırma Fikrinin, Kavramının, Geleneğinin ve Yaşam Biçiminin Oluştuğu Yerdir”

İÜ Rektörü Prof. Dr. Ak, Türkiye’deki üniversitelerin bir kısmını araştırma üniversiteleri, bir kısmını yerel kalkınmada öncelikli pilot üniversiteler ve bir kısmını da diğerleri olacak şekilde üçe tasnif edilirken, araştırma üniversitelerimizin de asil araştırma üniversiteleri ve aday araştırma üniversiteleri olarak ikiye ayrıldığını ve İstanbul Üniversitesi’nin de asil araştırma üniversiteleri arasında bulunduğunu vurgulayarak öğrencilerin şöyle devam etti: “YÖK’ün yeni yayınladığı araştırma üniversiteleri raporunda uluslararası yayın, uluslararası atıf, Q1 ve ilk %10’a giren dergilerde yayın çıkarabilen üniversiteler arasında ilk sıradayız. Bu yönüyle İstanbul Üniversitesi bir araştırma fikrinin, kavramının, geleneğinin ve yaşam biçiminin oluştuğu bir yerdir. Öğrencilerimiz, etrafını iyi tetkik eden ve her şeyin doğrusunu görebilen ve doğru fikirler üretebilen araştırıcı bir ruhla buradan ayrılmış oluyorlar.”

“Gençler Burada Bireysel Yeteneklerini Gerçekleştirecekleri ve Beklentilerini Karşılayabilecekleri Birçok Alana Sahip”

Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi bünyesinde gençlere onlara hayata hazırlayacak şekilde proje türleri sunduğunu, öğrencilerin birçok sertifika programında kendilerini geliştirebilme imkanı bulduğunu, çift ana dal veya yan dal programlarıyla sadece kazandıkları programı değil, diğer programlardan da birçok şey öğrenmiş olarak, hatta belgeleriyle bu ilgilerini kanıtlayarak da topluma girebileceklerine dikkat çekerek, “Çift ana dal, size kazandığınız programla eşit şekilde diploma kazandıran ikinci bir lisans programı aslında. Çift ana dal yaptığınız programda dönem uzatabilirsiniz ancak burada önemli nokta asli programınızdaki notunuzu düşürmemek ve başarınızı korumak. Yan dal programı ise; diploma değil, sertifika kazandırır. Bu programda daha az ders görülür ama alınan sertifikalar da günlük hayatta işe yarar ve size imkân sunar. Gençlerimiz, öğrenci kulüplerinde kendi ruh hallerine veya mizaçlarına ve beklentilerine uygun olarak eğitim dışında da birçok şeyi gerçekleştirebilirler. Kulüplerimiz kültür ve spor kulüpleri olarak ikiye ayrılıyor. Bu kulüpler içerisinde kendileri gibi dinamik, sadece eğitimle yetinmeyen aktif öğrencilerle bir araya gelebilirler. Gençler burada sadece eğitim olarak değil dediğim gibi bireysel yeteneklerini gerçekleştirecekleri ve beklentilerini karşılayabilecekleri birçok alana sahiptir. Burada bu itibarla her şeyden önce huzurlu ve mutlu olabilecekleri her türlü donanıma sahip olabilecekleri bir muhite gireceklerini ben buradan söyleyebilirim” ifadelerini kullandı. 

“Üniversitemizin Dünyadaki Üniversitelerle 800 Civarında Anlaşması Var”

Yurtiçi ve yurtdışı eğitim programlarına değinen Prof. Dr. Mahmut Ak, “Değişim programlarına baktığımızda birçok eğitim iş birliği anlaşmamız, birçok kurumla protokollerimiz var. Bu protokoller çerçevesinde paydaş durumda olduğumuz Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi bakanlıklarla ortak projeler sürdürülüyor. Gençler oralarda aktif olabilirler. Bunun yanında bizim üniversitemizin dünyadaki üniversitelerle 800 civarında anlaşması var. Birçok üniversite ile giden-gelen tarzında öğrenci değişimlerimiz var. Erasmus+ ve Mevlana değişim programlarımız kapsamında eğitimlerinin bir kısmını başka kurumlarda geçirebilirler. Bir diğer önemli konu da Farabi programı. Bu programa dahil olarak da Türkiye içerisindeki üniversiteler arasında değişim yapılabilir. Biz bu programları da tabi ki çok destekliyor ve yakından takip ediyoruz” dedi. 

“Yüksek Rekabetin Yaşandığı Programlara Sahibiz”

İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Türkiye’de temel bilimlere bir rağbet eksikliği var bu yüzden bazı illerimizde bu programlar olmuyor. Hatta öyle ki fizik, kimya, biyoloji ve benzer bölümlere ya da su bilimleri fakültelerine hiç öğrenci alamayan üniversiteler var. Bizim üniversitemizde ise hiçbir programda kontenjan sorunu yok, hatta okul birincisi kontenjanlarıyla birlikte hepsi %101, %102 doludur. Gençlerin yakın ilgisiyle de yüksek bir rekabetin yaşandığı programlara sahibiz. Mesela Hukuk Fakültemize geçen yıl 500 öğrenci aldık, 500 öğrenci almamıza rağmen 500. öğrencisi Türkiye 4030.’su, Tıp Fakültemize 300 öğrenci aldık, 300.’cü öğrenci 2600 sıralaması olan öğrencidir. Tarih bölümüne mesela 90 öğrenci alıyoruz, 90. öğrenci 7434. öğrencidir. Başka üniversitelerde bu derecelerin 200 - 250 bine çıktığını biliyoruz.”

“İstanbul Üniversitesi Olarak Güçlü Mezunlara Sahibiz”

İstanbul Üniversitesi’nin; kendi kariyer planını zamanında ve doğru olarak yapmış, heyecanını dizginleyip aklını öne çıkarmış, muhakemesini işletmiş gençlerimizin buluştuğu bir eğitim platformu olduğunu belirten Prof. Dr. Ak, “Üniversitemiz mezun ve mensuplarının gerek üniversitemizde gerekse başka üniversitelerde veya kuruluşlarda karar verici mevkilerde yer aldığını belirtmek isterim. İstanbul Üniversitesi olarak gerçekten güçlü mezunlara sahibiz. Şu anda İstanbul’un valisi, büyükşehir belediye başkanı, belediye başkanları, kaymakamları, hatta sivil toplum kuruluşları veya şirketlerin karar mekanizmasındaki birçok kişi İstanbul Üniversitesi mezunudur. İstanbul Üniversitesi özgün ve farkındalığı yüksek programlara sahip. Dolayısıyla buraya gelen gençler, kendi yeteneklerine çok şey katarak, kendi pencerelerini daha da genişleterek mezun olmuş olacak ve dünyaya söyleyecek sözümüz var diyerek buradan ayrılacaklar. Gerçekten de dünyaya söyleyecek çok sözleri olacak. Çünkü mezunlarımız topluma karıştığı zaman isteseler de istemeseler de herkesin kendisine baktığı, davranışından ve sözünden örnek aldığı bir öncü kişiye dönüşecekler” şeklinde konuştu. 

“Türkiye’de Uluslararası İndekslerce Taranan 69 Derginin 30’u Üniversitemize Ait”

Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi’nde gençlere hocalık yapan öğretim görevlilerinin de ciddi kriterlere tabi tutulduğunu ve araştırma görevlisi olmaktan profesörlüğe kadar rekabetin devam ettiğinin üzerinde durarak, “Şu anda Türkiye’de uluslararası indekslerce taranan 69 dergi var ve bu dergilerin 30’u üniversitemize ait. Tüm yazarların yazı vermek için sıraya girdiği, yarıştığı ve bizim yayın kurullarımızın seçmekte zorlandığı yoğun bir ilgi görüyor. Diğer taraftan üniversitemizde 77 uygulama ve araştırma merkezimiz, 145 araştırma laboratuvarımız var ve buralarda çok ciddi çalışmalara imza atılıyor. Şu anda mesela yaşanan salgın için bir ilaç çalışması var. Biz bu çalışmada öne çıkarılan altı üniversiteden birisiyiz. Tüm programlarımızda hem kazanmak için hem de kazandıktan sonra başarılı olmak için yarışan ve ülkemize de çok şeyler katma sevdasında olan idealist gençlerle birlikteyiz” cümlelerini kullandı.

“Üniversitemiz İlk Andan İtibaren Virüse Hazırlıklıydı”

Virüsün kendini gösterdiği ilk andan itibaren üniversitenin buna hazırlıklı olduğunu ve bu afete karşı nasıl davranılacağına dair idari mekanizmalar oluşturulduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Ak, “Yaptığımız çalışmaların sonucu olarak dünyadaki vakalara göre ölüm oranı 5.5, ülkemizde 2.5, bizim hastanemizde ise 0.6’dır. Bu bile başlı başına bir başarıdır. Pandemi sürecinde hastanemizde ayrılma noktası oluşturduk ve gelen normal hastalarla, virüse yakalanan hastaları hemen ayırdık. Hastanede kalmaları gerekmiyorsa hemen evine gönderdik, hastanede kalanları hemen yoğun bakıma almayıp klinikte tedavi ettik, yoğun bakıma giren hastalara da gereken tüm ilgiyi gösterdik. Kişiyi taburcu ettikten sonra kişide ne tür emareler ortaya çıkacağını izlemek üzere hem bireysel sağlığını takip edebilmek hem de oradaki veriler üzerinden başka hasta veya hasta adaylarına karşı uygulanabilecek tedbirleri görebilmek adına dünyada ilk olacak şekilde bir COVID-19 İzlem kliniği kurduk. Nitekim şu anda üniversitemiz doktorlarımız evden takip ettiği 11.500 hasta var. Daha sonrasında bilim kurulumuzu yayın kuruluna dönüştürdük ve bu süreçte iki tane uluslararası sempozyum yaptık. Şu ana kadar çok ciddi dergilerde üç tane yayın gerçekleştirdik. Elimizdeki hasta çeşitliliği ve yoğunluğunu ve göstergeleri takip ederek tüm dünyaya sonuçlarını duyuracak şekilde bir çalışma içerisindeyiz. Sağlık bakanlığının tedavi yöntemlerini etkileyecek şekilde önerilerimiz ve uygulama deneyimlerimiz oldu, bunları bakanlığımızla anlık paylaştık. Şükürler olsun ki selametle bir yol izledik. İstanbul’da hastalıklar biraz daha kontrol altına alındı. Diğer bazı illerimiz İstanbul’un üç ay önce yaşadığı süreci yeni yaşıyor. Biz şimdi bu COVID alanlarını daha daraltarak aylardır sıra bekleyen normal hastaları da tedaviye der hale geldik şu anda ameliyatlar tüm hastanemizde yapılır duruma geldi” dedi. 


“İstanbul Üniversitesi’nin Öğrencilerine Sunduğu İmkanlar”

Devletin Kredi Yurtlar Kurumu üzerinden öğrencilerimize hem barınma hem de burs ve kredi imkânı sunarken, İstanbul Üniversitesi’nin de öğrencilerimize sunduğu birçok imkânın var olduğundan söz eden Prof. Dr. Ak, şöyle devam etti: “Üniversitemizin sağlık branşlarında ilk 200’den girenlere, diğer bölümlere de ilk 500’den girenlere sağladığı başarı bursları ve ciddi yardımlar var. Bunun dışında fakültelerimizin irtibatta oldukları fakülteleri destekleyen vakıflar var. Yine bizim üniversitelerde SKS dediğimiz bir birim var yani Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın altında Rehberlik ve Sosyal Danışmanlık Hizmet Birimi var, bu birimde öğrencilerimize psikologlar eşliğinde rehberlik veriliyor. Bunun yanında başarı veya ihtiyaç bursu olarak karşılıksız burs ve bir de yarı zamanlılık olayı var. Öğrenci sayısına göre üniversitelere belirlenen miktarlarda yarı zamanlı bursumuz var. Yani gençler burada haftada 15 saati geçmeyecek şekilde üniversite birimlerinde kendi eğitimleri ile ilgili olmak üzere görev almaktalar. Ayrıca üniversitede eğitimini sürdürürken eğer belli bir başarıya ulaşmış, bir iddia ortaya koyabilmiş ve hocalarıyla ilişkisini düzgün geliştirebilmişse üniversitelerin araştırmaları destekleyen birimine kendisi bir proje sunarak ya da birim tarafından desteklenen bir hocanın projesinde çalışan olabilir ve oradan bir maddi destek alabilir. 

“Hedeflerimizi Doğru Seçtiysek Yollar Bir Şekilde Açılır”

Program sonunda gençlerin puanları ziyan olmasın diye şu bölüme gideyim şeklinde değil de gittiğiniz yer onu mutlu edecek mi ve oradaki kazanımları kendisine ve topluma bir şey sunmasını sağlayacak mı sorusuna göre tercih yapmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ak sözlerini şu şeklide sonlandırdı: “Bu dönemde birçok öğrenci sınavlar açıklandığında 50 alıp geçtiği için seviniyor ama biz 70 alsak üzülürdük kötü not aldık diye. İşte bu sizin beklentinizi doğru kurgulamanıza bağlı. Hedeflerimizi doğru seçtiysek de yollar bir şekilde açılıyor. Çünkü hiç kimse kenarda oturan, bir köşede duran kişiye bir rehberlik yapmaz. Sizin talep kâr olmanız lazım çünkü talebe kelimesi istekle alakalı aslında. Talip olmakla alakalı bir konu. Siz talip olursanız size yol gösteren çok olur. Gençler önce kendilerini doğru tanımlarlarsa, beklentilerini realize ederlerse kendilerine uygun olan yere ulaşacaklardır. Üniversiteden sonra da hem ailelerine hem topluma verecekleri çok şey olacaktır diye düşünüyorum.”

Haber: Yasemin DURMAZ
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Öne Çıkan Haberler

mimarlık

Prof. Dr. Eyüpgiller: “Dünya Genelinde Mimarlık Mezunlarına İhtiyaç Artıyor”

perge buluntu

Perge Kazıları’nda Heyecanlandıran Buluntu

COVID-19 İktisat rapor

COVID-19 Küresel Salgınının Mavi Yakalı Sendikalı İşçilere Etkileri Açıklandı

edebiyat

Prof. Dr. Hayati Develi: “Şimdi Edebiyat Fakültesi Zamanı…”

fahri ticaret

İstanbul Üniversitesi’nden Türkiye'nin Uluslararası Ticaretine Katkı Sağlayan Eğitim Programı

sosyoloji

Prof. Dr. Coşkun: “Sosyoloji Mezunlarının İstihdam Sorunu Olmayacak”