“Kraliyet ve Modern Romanya Konferansı” İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul “Dimitrie Cantemir” Romen Kültür Merkezi iş birliğinde düzenlenen “Kraliyet ve Modern Romanya Konferansı”, 12 Nisan 2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Mavi Salon’da gerçekleştirildi. Konferansa konuşmacı olarak Romanya Altes Prensi Radu katıldı.
Konferans kapsamında İstanbul Üniversitesi’ne gelen Romanya Altes Prensi Radu ve beraberindeki heyet ilk olarak İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından makamında ağırlandı.
Görüşmede Prens Radu ve İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Türkiye ve Romanya arasında gerçekleştirebilecek eğitim projeleri, ikili programlar ve öğrenci değişimleri hakkında çalışma yapmak üzere fikir alışverişinde bulundular. Prens Radu, Prof. Dr. Aziz Sancar’ın İstanbul Üniversitesi’ne hediye ettiği Nobel Ödülü ile Prof. Dr. Fuat Sezgin’in astronomi problemlerini ölçen ve çözen “usturlab” hediyesini inceledi. Ardından Prens Radu ve İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konferans için Mavi Salon’a geçtiler.
“Romanya İle Ortak Bir Tarihi Geçmişe Sahibiz”
Konferansın açılış konuşmasını İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak yaptı. İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasında böyle güzel bir günde bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek şunları ifade etti: “Romanya ile ortak bir tarihi geçmişimizin yanında modern tarihte de güzel ilişkiler içerisindeyiz. Özellikle yükseköğretim alanında çok güvenli ve düzenli, sürekliliği olan bir iş birliği içerisindeyiz. 1914-1916 yıllarında başlayan düzenli öğrenci ve öğretim üyesi değişimleri, yeni Cumhuriyetimizin uluslararası politikasına uygun olarak daha sonra da devam etmiştir. Nitekim 1924-1937 yılları arasında düzenli aralıklarla iki ülke arasında öğrenci ve öğretim üyesi bilimsel ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.”
İstanbul Üniversitesi’nde 153 ülkeden uluslararası öğrencilerin eğitim aldığını belirten İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasına şu şekilde devam etti: “Üniversitemizdeki uluslararası öğrencilerin bir kısmı ne mutlu ki Romanya’dan. Ayrıca uluslararası eğitim iş birliği çerçevesinde düzenli olarak sürdürdüğümüz ‘Uluslararası Balkan Konferansları’ var. Bu seriden 4. toplantıyı 2015 yılında Bükreş’te gerçekleştirdik. Bu toplantıda Balkanlarda birçok ülkeden değerli araştırmacılar tebliğler sundular. Sunulan tebliğler bir kitap haline dönüştürüldü. Çok eskiden başlayan, güven ve süreklilik içerisinde yürüyen eğitim iş birliğimiz değerli prensin bu ziyaretiyle daha da güven kazandı. Bu düşüncelerle değerli prensimizi ve yanında bulunan kıymetli heyeti üniversitemizde görmekten büyük bir mutluluk ve gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.”
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın ardından konuşmasını yapmak üzere Romanya Altes Prensi Radu kürsüye geldi.
“Romen Toplumu ‘Kraliyet’i Ülkenin Demokratikleşme Sürecinde Bir Katalizör Olarak Görüyor”
Romanya Altes Prensi Radu dünyanın en canlı şehirlerinden birinde konuşma fırsatı bulduğu için duyduğu mutluluğu belirterek konuşmasında, “Tarih bakımından zengin ve muazzam geleneklere sahip olan İstanbul, hem çok kültürlü bir şehir hem de milyonlarca genç için bir yuvadır. Kamu toplantılarında yapılan konuşmaların büyük çoğunluğu son derece siyasidir. Bu durum demokratik bir toplumda tamamen normaldir. Meclis ve plebisit tarafından yapılan oylama sonucunda kurulmuş olmasına rağmen, Romanya'nın Kraliyet kurumu, demokrasinin özü olan bir kurum değildir. Burada olmak, bana muhtemelen önceden nadiren duymuş olduğunuz bir Romanya hakkında bahsetme imkânı verir. Bir dizi nedenden dolayı, bugünün Romanyasında, Kraliyet diğer Avrupa ülkelerinde olduğundan daha farklı bir konumda bulunuyor. Asıl sebep, Romanya Kraliyet Evi'nin çok genç bir kurum olmasındandır. Kendimizinki de dâhil olmak üzere sadece beş nesilden oluşmaktadır, bunun diğer anlamı sadece tarihimizin demokratik dönemine denk gelmektedir. Romen toplumu, ‘Kraliyet’i ülkenin demokratikleşme ve özgürleşme sürecinde bir katalizör olarak görüyor” dedi.
Kral I. Carol’dan bahseden Prens Radu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Halk oylaması tarafından seçildiğinde, Alman doğumlu prens Kral I. Carol, sadece yirmi yedi yaşındaydı. Ana vatanı Prusya ve Avusturya İmparatorluğu arasındaki siyasi çatışma nedeniyle, genç Prens Karl Hohenzollern-Sigmaringen, Romanya'ya gizlilik içinde seyahat etmek zorunda kaldı. Romanya kırsallarından geçen yol, bugün bile hala ‘Carol’un Yolu’ olarak bilinir. Romen topraklarına ilk ayak bastığından itibaren bir Romen olduğuna yemin ederek adını Carol olarak değiştirdi ve Alman ismini bir daha asla kullanmadı. Bu olay da onun başından beri Romenlere kendini sevdirmesine neden oldu.”
Kral I. Carol’un Romanya’nın Avrupa ve Avrupa Atlantik yapılarının ayrılmaz bir parçası olmasını mümkün kılan her bir kurumu yaratmak için sabırla çalıştığını vurgulayan Prens Radu, “Kral I. Carol, modern Romen devletinin kurucusudur. 1866 yılında ülkenin ilk Anayasası’nı ilan etti. 48 yıllık kraliyeti süresince sabırla egemen bir devlet kurmak için, reformların dönemi olarak kayıtlara geçti. Onun döneminde Romanya en gelişmiş ve liberal Anayasaların birini kabul etmiştir. Modern Romanya Silahlı Kuvvetleri, modern Diplomasi, Romanya Akademisi, Romanya Ulusal Bankası ve Tasarruf Bankası’nı kurdu. Modern bir eğitim sistemi, modern tarım ve yerel yönetim sistemlerini başlattırdı. Sayısız tiyatro, kütüphane ve müzelerin yanı sıra kiliseler, camiler ve sinagoglar gibi din yapılarını da inşa ettirdi. Kraliyetinin sonunda Romanya'nın yaklaşık 4000 km’lik demiryolu ve ona uygun modern teçhizata sahipti. Bir Sağlık ağı kurdu: 48 yıl boyunca yüzlerce hastane açtı. 1906 yılında, tahta çıkmasının 40. yıldönümü vesilesiyle, ülkenin dört bir yanındaki 40 köyde 40 kırsal hastane inşa edildi. Eğitim alanında onlarca üniversite yeni merkezlerine kavuştu ve yüzlerce kolej ve lise kuruldu. Kralın eğitim meselesi ile o kadar ilgiliydi ki, bugünlerde bile Romanya'nın kralımız tarafından kurulmuş bir okula sahip olmayan tek bir şehri bile yoktur” şeklinde konuştu.
“Kraliçe Elisabeta Doğu ve Batı Avrupa'yı Tek Bir Ruhla Birleştirebildi”
Kraliçe Elisabeta’nın Almanya doğumlu bir prenses ve kıtanın kültür değerlerinin olağanüstü örneği olduğunu söyleyen Prens Radu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kraliçe Elisabeta, akıcı olarak yedi dil konuşurdu. Bu dillerde elli kitap yazarak, Doğu ve Batı Avrupa'yı tek bir ruhla birleştirebildi. Şiir ve operalar yazdı, sanat galerileri ve sanat okulları kurdu. ‘Bir Kraliçenin Düşünceleri’ adlı aforizma kitabı, Fransız Akademisi tarafından şeref ödülüne layık görüldü. Kadınları yükseköğrenime teşvik etti, kadınlara farklı zanaatların öğretilmesi için okullar açtı. Sağlık yasaları için mücadele etti, yoksullar için hastane, aşevleri, bakımevleri ve kreşler kurdu.”
Romen Kraliyet Ailesi'nin ikinci kuşağı olan Kral Ferdinand ve Kraliçe Marie’nin tüm tarihsel Romen eyaletlerini birleşmesini gerçekleştirdiklerini ifade eden Prens Radu, “Romenler bugün onları ülkenin ataları olarak görüyorlar. Moldova Cumhuriyeti'ndeki Romenler de aynı şekilde hissediyorlar. Bir İngiliz prensesi olarak doğan, Kraliçe Maria’nın adı tarihin sayfalarına büyük harflerle yazılacaktı. Çok yönlü ve cesur bir kadındı. Maria, olağanüstü güzellikte, güçlü bir kişiliğe sahipti, ayrıca sanatçı ve yazar olarak müthiş bir yetenek idi. Birinci Dünya Savaşı sırasında, insani ve ülkemiz için diplomatik çabaları sayesinde ve daha sonra 1919 Paris Barış Konferansı sırasında dünya çapındaki beğeni ve sevgisini kazandı. Akademi des Beaux Arts'ın ilk kadın üyesi ve 1920'lerin sonlarında çocuklarıyla birlikte iki Müslüman ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ve Fas Karlığına, seyahat ederek dünyayı şaşırttı. Kraliçe Maria her seferinde birkaç hafta boyunca kalarak İstanbul'un üç kez misafiri oldu. Çocuklarıyla birlikte geldi ve kültürler, gelenekler ve inançlar arasında muazzam bir kültürel köprü inşa etti” ifadelerini kullandı.
Kraliçe Marie’nin büyük oğlu, Kral 2. Carol’un son derece bilgili ve akıllı bir hükümdar olduğunu söyleyen Prens Radu, “Sağlam bir sanayi sektörü inşa etmeyi, kültürel, bilimsel ve diplomatik alanlardaki eşsiz bir yükselişe başkanlık etmeyi başarmıştır. Onun dramatik Hükümdarlığı sırasında Romanya’da, dünyaca ünlü Mircea Eliade, Emil Cioran ve Eugen Ionescu gibi yazar ve filozoflar, George Emil Palade gibi bilim adamları ve Ionel Perlea, Sergiu Celibidache ve Constantin Brancusi gibi sanatçılar ortaya çıktılar. Kral 2. Carol da ülkenizi ziyaret etti, aslında daha önce 1920 yılında birkaç gün geçirdiği İstanbul’a geldi. Bu ziyaret Romanya’nın dünya haritasında yer edindiğini tanıtmak için ziyaret ettiği onlarca ülke arasından, yedi aylık bir turun başlangıcıydı” şeklinde konuştu.
“Yüz Bin Yahudi Kökenli Romen’in Hayatını Kurtarmayı Başardı”
Romanya’nın 20. yüzyıldaki karanlık tarihinde önemli bir rol oynayan Romanya Kraliçesi Elena’dan da söz eden Prens Radu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Güzel, sessiz, cesur bir kadın, tarihin acımasız oyunlarının ortasına atılmış, 1940'larda Ana Kraliçe olarak, oğlu Kral Mihai'ye liderlik yeteneklerini tek başına öğretmek zorunda kalmıştır. Kıta tarihinde en acımasız on yılında, oğlunun yanında durdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında oynadığı rol, hayatlarını kurtardığı insanların, saydığı binlerce kişi tarafından unutulmayacaktı. O, 1940-1947 yılları arasında Romanya'nın demokratik güçlerinin sürekli destekçisiydi. Bu kadın Mareşal Antonescu'nun diktatörlüğü sırasında yüz bin Yahudi kökenli Romen’in hayatını kurtarmayı başardı.”
Prens Radu son olarak Kral Mihai’ın kaderi ve eserlerinden bahsederek, “1927’de, sadece altı yaşındayken Romanya Kralı olarak taç giydirildi. Yirmi ikisinde, ülkesinde hem faşizme hem komünizme karşı savaştı ve tüm kayıplara rağmen her şeyin bitmiş olduğunun kabul edildiği anda bile ülkeyi olabildiğince kurtarmaya çalıştı. Kırk yıllık Soğuk Savaş boyunca, Romenler için bir demokrasi simgesi oldu; özgürlüğe dair sahip olduğumuz tek umudumuzdu. Yardım işlerinde aktif olarak bulundu ve kültürel ve sosyal programlar kurarak, sürekli olarak Romanya toplumundaki kraliyet gündemini hem yurtiçinde hem de yurtdışında ilerletmek için çalıştı. Yaklaşık otuz yıl içinde, Kraliyet Ailesinin bu jenerasyonu, ülke çapında on binlerce kamu katılımını ve Romanya adına yurtdışında 320'yi aşkın ziyaret gerçekleştirdi” dedi.
Büyük Birleşme’nin kutlanıldığı dönemlerde, Romenlerin saygı, hayranlık ve umutla kraliyete bakmasının anlaşılabilir bir durum olduğunu söyleyen Prens Radu, “Kraliyet Ailesi kamuoyu yoklamalarında güven, hayranlık ve ulusal şefkat açısından liderliği üstleniyor. İnsanlar muhtemelen kişisel örnek gücüne, tarihsel meşruiyete, süreklilik ve bağlılığa dayanan bu tamamlayıcı liderliğe ihtiyaç duyarlar. Romen Tacının Muhafızı Majesteleri Margareta, 30 yıl süre boyunca yaklaşık 12 farklı Romen Hükümeti ile iş birliği içerisinde bulunmuştur. Gelen her hükümet, Kraliyet Ailesi ile olan bu kurumsal iş birliğini korumak ve çoğu zaman daha da derinleştirmek istemiştir. Kraliyet ailesi mensupları, ekonomiyi, eğitimi, ikili diplomasiyi, sporu, sanatı ya da bilimi teşvik etmek için her nerede olursa olsun, her etkinliğe katıldığında saygı, gurur ve ulusal yararları için sürekli uğraştığına dair derin bir inançla karşılanırlar” ifadelerini kullandı.
Prens Radu konuşmasını sonlandırırken bir kez daha İstanbul Üniversitesi’nde konuşma fırsatına eriştiği için çok şanslı ve mutlu olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği ve tüm dünyadaki diğer ülkelerle birlikte Romanya'nın ve ortak tarihimizin trajik bir sayfasının sonunu kutlamasıyla gurur duyuyoruz. Birinci Dünya Savaşı genç hayatların kaybı ve devasa maddi yıkım açısından bir felaketti. Ama aynı zamanda, daha fazla fedakârlık ve vizyonla bugün olduğumuz şey olmayı başardığımız çağdaş çağın başlangıcıydı. Romenler yüz yıl önce başka bir olağanüstü başarıya imza attılar: ‘Büyük Birleşme’. Bu sadece tarihi bir idealin gerçekleşmesi değil, aynı zamanda ulusumuzun ömründe yeni bir bölümün başlangıcıydı. Aslında, bu yıl kutladığımız her iki tarihi etkinliğin, her birinin, başarısının özünde Romen Kraliyeti yer almaktadır. Böyle bir konuyu, tarihimizin önemli bir parçasını sizinle paylaşabilmek benim için önemli bir ayrıcalıktır. Bunun için size teşekkür ediyorum” dedi.
Konferans Romanya Altes Prensi Radu’nun öğrencilerden gelen soruları yanıtlamasının ardından sona erdi.
Haber: Seray DELİGÖZ
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Öne Çıkan Haberler
2. Abdülhamit’in Yıldız Albümleri Dijital Ortama Aktarılıyor
İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu 27. Dönem İletişim Fakültesi Dekanları Konseyi’ne Seçildi
“Teknoloji Transfer Ofisleri Yenilik Çalışmaları İstişare Toplantısı” Gerçekleştirildi
İşletme ve Yönetim Tarihi Konferansı Gerçekleştirildi
“Prof. Dr. Muhammed Ali Muvahhid’e Saygı ve Türkçeye Çevrilen Kitaplarının Tanıtımı” Etkinliği Gerçekleştirildi
İÜ İşletme Fakültesi Konferans Salonu’na Prof. Dr. Mehmet Oluç’un İsmi Verildi