Durmuş’un ifadelerini tamamlamasının ardından Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık konuşmasını gerçekleştirildi. Hayalini kurdukları bir çalışmanın tanıtımını, mensubu ve mezunu olduğu İstanbul Üniversitesi’nin güzel atmosferi altında yapıyor olmaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydeden Dr. Kınık, Kızılay Akademi’nin bir yardım medeniyetinin devamı niteliğiyle bugünlere geldiğini aktardı. “Kızılay’ın tarihine bakıldığında, arşivlerde, en sıkıntılı dönemlerde bile sayfalarca yazılmış raporlar, öğrenilmiş dersler görüyorsunuz. Kurucu büyüklerimiz, faaliyetlerini bilimsel perspektifle bütünleştirmişler. Bu bağlamda, yapılan bütün işlerin kalıcı nitelikte ve bilimsel çerçevede ölçülebilir sonuçlara sahip olması gerekiyor” şeklinde konuşan Dr. Kınık, günümüzde de akademik perspektife ihtiyaç duyulduğunu ve bunu gerçekleştirmek üzere hareket ettiklerini belirtti. Kızılay’ın kuruluşu hakkında bilgi veren Dr. Kınık, Kızılay Akademi olarak kendilerine “afetler”, “insani yardım” ve “toplum sağlığı” olmak üzere 3 ana görev başlığı belirlediklerini ve bu alanlarla ilgili sayısız veriye sahip olduklarını belirterek, söz konusu kapsamda gerçekleşen çalışmalarının, bir akademik bakış açısıyla da desteklenmesinin herkesin faydasına olacağına inandıklarını söyledi.
“Türkiye’nin En Eski, Örgütlü İyilik Hareketi”
Dr. Kınık’ın konuşmasından sonra Kızılay Genel Müdürü Dr. İbrahim Altan söz aldı. Türkiye’nin en eski üniversitesinin çatısı altında yine Türkiye’nin en eski, örgütlü iyilik hareketinin akademik açılımını konuşacaklarını belirten Dr. Altan, Kızılay Akademi’nin kuruluşu ile ilgili bilgi aktarımında bulunacak olmalarından büyük bir mutluluk ve heyecan duyduğunu belirtti. Varlık kazanmış bir tasavvur ve tahayyül bütününün Kızılay ailesinin tamamını kapsayıp kuşattığının üzerinde duran Dr. Altan, “Her Kızılaycı, faaliyetinin insan kaynaklı, insana bağlanan doğası gereği çok yönlü, çok yönelimli, çok yüzlü yapısının farkındadır. Ve sorumluluklarını, görevlerini hakkıyla yerine getirmek için bu yapının gerektirdiği çok disiplinli yetkinlik ve yeterlilikleri kazanmasının gerektiğinin de farkındadır. Kızılay’da çalışan arkadaşlarımızın hepsi yaptıkları işlerde son derece teknik birtakım konularla uğraşırlar” ifadelerini kullandı. Kızılay’ın gerçekleştirdiği çalışmalardaki süreçleri aktararak sözlerini sürdüren Dr. Altan, bir Kızılaycıda bulunması gereken özellikler hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
“Kızılay ile Çalışabilecek Kadroları Bünyemizde Bulundurmaktayız”
Programda kapsamında konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Kızılay nasıl ki bu üniversiteden doğmuşsa, Kızılay Akademi de akademinin merkezinde kendi gelişimini takdim etmeyi tercih etti. Biz de bundan dolayı çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. İş birliği noktasında İstanbul Üniversitesi’nin seçilmesinin tesadüf olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Ak, aktarılan hedeflerle İstanbul Üniversitesi’nin kapasitesi birleştirildiğinde çok doğru bir tercih yapıldığının anlaşılabileceğini söyleyerek “Üniversitemizin, kendi misyon ve vizyonuna uygun olarak nitelikli eğitim, özgün bilgi üretimi, etkin yayıncılık ve yetkin bireyler yetiştirme çalışmalarının sonucunun en görünür noktası, insanlığa hizmet etmektir” dedi. İstanbul Üniversitesi’nin Kızılay ile beraber çalışabilecek kadroları bünyesinde bulundurduğunu aktaran Prof. Dr. Ak şunları söyledi: “Bu birimlerimizin bazıları; Hukuk Fakültemizin İnsan Hakları Anabilim Dalı, İktisat ve Siyasal Bilgiler Fakültelerimizin Uluslararası İlişkiler Bölümleri, İktisat Fakültemizin Sosyal Siyaset Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı, Tıp Fakültemizin tüm birimleri ve tabii ki Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Edebiyat Fakültemizin Tarih, Coğrafya, Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji ve Felsefe Bölümleridir. Özellikle Edebiyat Fakültemizde, Türkiye’de bir ilk olan İklim Değişikliği Coğrafya Yüksek Lisans Programımız mevcuttur. 45 programıyla ve 600 bin öğrencisiyle faaliyetlerini sürdüren Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültemizde Afet ve İlkyardım, Yaşlı Bakımı gibi programlarımız vardır. Öte yandan Göç Araştırmaları Araştırma Merkezi, Göç Araştırmaları Yüksek Lisans Programı, Sosyal Sorumluluk Araştırma Merkezi, Gönüllülük Akademisi ve yeni kurulan Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü ile doğrudan doğruya Kızılay ile beraber çalışmaktan keyif alacağımız birimleri bünyemizde bulundurduğumuzu söylemek isterim.”
“İyilik Adına Yapılacak Projelerin Paydaşı Olmaktan Mutluluk Duyarız”
İstanbul Üniversitesi’nin, akademik camianın buluştuğu, kesiştiği ve birleştiği bir bilim yuvası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak, “Üniversitemizde 154 ülkeden 9 bin 743 uluslararası öğrenci eğitim almaktadır. 731 diploma programımızın 567’si lisansüstü programdır. Bunlardan 217’si doktora programıdır. 17 bin 400 öğrencimizin 6 bin 300’ü doktora öğrencisidir” diyerek, İstanbul Üniversitesi’nin tüm kapasitesiyle, iyilik adına yapılabilecek her türlü projenin paydaşı olmaktan gurur duyacağını belirtti.
Prof. Dr. Ak son olarak İstanbul Üniversitesi’nin, Türkiye’deki üniversiteler arasında yayınevini uluslararası yayınevi olarak organize eden tek üniversite olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Yayınevimizde 24 bin 332 yazar tarafından yazılmış 55 akademik dergi, 39 uluslararası kitap ve 31 bin 883 makale tam metinleriyle, ücretsiz olarak tüm insanlığın hizmetine açık erişim yoluyla sunulmuştur. Bu açıdan da söz konusu kapasitemizi kendi öz kurumumuz olarak bildiğimiz ve varlığıyla gurur duyduğumuz, heyecanına ortak olduğumuz Kızılay ile her aşamada beraber çalışarak değerlendirmekten mutluluk duyacağız.”
Program, konuşmaların ardından İstanbul Üniversitesi ile Kızılay Akademi arasında iş birliği protokolü imzalanması ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Haber: Tuğçe Ayçin