İstanbul Üniversitesi, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a Fahri Doktora Verdi

İstanbul Üniversitesi, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a Fahri Doktora unvanı verdi. T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın da katıldığı törende, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a Fahri Doktora beratını takdim etti.


İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü Mavi Salon’da gerçekleşen tören, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu’nun, Abdülmecid Tebbun’a fahri doktora verilmesi gerekçesini okumasıyla başladı. Gerekçenin okunmasının ardından İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasını gerçekleştirdi. Cezayir-Türkiye ilişkilerinin 500 yıllık köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Ak, “Geniş ve çok yönlü olan bu ilişkiler tarihten devralınan bir miras niteliğindedir. 1516’dan günümüze kadar zorlu süreçler yaşanmış olsa da ortak tarihi bağlar ve son dönemlerde gerçekleştirilen üst düzey resmi ziyaretler aracılığıyla iki ülke arasındaki ilişkiler her geçen gün daha da güçlenmektedir” dedi.

"İstanbul Üniversitesi, Yetkin Bireyler Yetiştiren Öncü Bir Üniversitedir”

Barbaros Hayrettin Paşa’nın Akdeniz’de Avrupalı güçlerle mücadelesinin Osmanlı Devleti’nin bölgedeki egemenliğini pekiştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Ak, 1773’te Cezayirli Hasan Paşa tarafından kurulan Deniz Harp Okulu’nun, Türk milletinin geleceğinin güvencesi olacak deniz subaylarının yetiştirildiği bir eğitim kurumu olarak faaliyetlerine günümüzde de devam ettiğini söyledi. Türkiye’nin en köklü üniversitesi olan ve kuruluşu 1453 yılına dayanan İstanbul Üniversitesi’nin, Avrupa’da kurulan ilk 10 üniversiteden biri olmanın gururuyla, sahip olduğu köklü bilgi birikimi ve tecrübesiyle hem Türkiye’ye hem de insanlığa yararlı bilgi üreten ve yetkin bireyler yetiştiren öncü bir üniversite olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak şu ifadeleri kullandı: “Dünyanın en başarılı üniversitelerinin derecelendirildiği ARWU 2021 sıralamasında ilk 500’de yer alan tek Türk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi, THE (Times Higher Education) Dünya Üniversiteleri Akademik Sıralaması’nda Klinik, Klinik Öncesi ve Sağlık alanında ilk 400’de; Quacquarelli Symonds (QS) Alan Bazlı Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda yaşam bilimleri ve tıp alanında 323. sırada, sanat ve beşerî bilimler alanında 401-450 aralığında, sosyal bilimler ve yönetim alanında ise 501-520 aralığında; Diş Hekimliği Fakültesi ile hem 93 ülkeden 1800 üniversitenin 54 farklı alanda değerlendirildiği Shanghai Ranking Küresel Akademik Alanlar Sıralaması’nda 151-200 bandında hem de ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı’nın 2020-2021 Dünya Alan Sıralaması’nda da ilk 200’de yer almıştır.”

“Üniversitemiz, Bilimin Yanı Sıra Sosyal Konularda da Topluma Hizmet Etmektedir”

EDUNIVERSAL Değerlendirme Sistemi tarafından belirlenen Mükemmellik Kategorisi’nde, toplam 154 ülke içinden seçilen 1000 işletme okulu arasında değerlendirilen İÜ İşletme Fakültesi’nin, Avrasya/Orta Doğu Bölgesinin En İyi 3. İşletme Okulu, Türkiye’nin ise En İyi 2. İşletme Okulu seçildiğini aktaran Prof. Dr. Ak, sahip olduğu bu bilimsel başarıların yanı sıra 2021 Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde; turuncu, yeşil ve mavi bayrak kategorilerinde 8 ödül kazanan İstanbul Üniversitesi’nin sadece bilime değil sosyal konulara verdiği önemle de topluma hizmet ettiğini dile getirdi.

Türkiye’nin Nobel ödüllü 2 mezuna sahip tek üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’nin; 17 fakülte, 14 enstitü, 2 yüksekokul, 2 meslek yüksekokulu ve 727 programıyla faaliyetlerini sürdürdüğünü aktaran Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’nin 69 bin 257 öğrencisi, alanında yetkin 3 bin 594 akademik personeli ve 6 bin 119 idari personeliyle Türkiye’nin 20 araştırma üniversitesinden biri olduğunu ve 77 uygulama ve araştırma merkezi, 148 araştırma laboratuvarı ve 783 araştırma projesiyle bilimin ışığında ilerlediğini belirtti.

“Dünyaya Söyleyecek Sözü Olanların Üniversitesiyiz”

İstanbul Üniversitesi’nin, kütüphanelerindeki 2 milyon 125 bin 140 kayıtlı eser ve Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki 93 bin eserle tarihe ve bilime ışık tutmakta; açık erişimli bilimsel yayıncılık ilkesiyle hareket eden yayınevi İU Press ve sanal kütüphanelerindeki projelerle, birbirinden değerli arşivleri hizmete sunmakta; tarihi kültürel mirası koruyan ve geleceğe taşıyan müzelerle, çağdaş müzecilik çalışmalarını sürdürmekte olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak şu şekilde konuştu: “136 farklı ülkeden 9 bin 400 uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan İstanbul Üniversitesi, değişim programlarıyla da uluslararasılaşma hedefimiz doğrultusunda ilerlemektedir. İstanbul Üniversitesi ‘Dünyaya Söyleyecek Sözü Olanların Üniversitesi’ bilinci, tarihi birikimi, entelektüel altyapısı, insanlığa sunduğu bilimsel bilginin gücü ve kapasitesi ile ülkenin övünç kaynağı olarak gerek bilimsel gerek toplumsal anlamda üzerine düşen görev ve sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirme gayretiyle hareket etmekte ve geleceğe ışık tutmaya devam etmektedir.”

“Cezayir ile İlişkilerimizde 2015 Yılında Yeni Bir Döneme Başladık”

2015 yılında Yükseköğretim Kurulu öncülüğünde, kendisinin de içerisinde bulunduğu Türk Yükseköğretim Heyeti’nin “Afrika’ya Destek Programı” kapsamında Cezayir’e bir ziyarette bulunduğunu; ziyaret esnasında Türkiye ve Cezayir Üniversiteleri arasında yapılan ilk iş birliği toplantısı neticesinde “Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı” imzalandığını kaydeden Prof. Dr. Ak, “Bu mutabakat iki ülke üniversiteleri arasındaki iş birliği açısından yeni bir dönemin başlangıcı anlamına gelmiştir. Nitekim 2015 yılından itibaren Üniversitemiz Sürekli Eğitim Merkezi, Cezayir Tlemcen Üniversitesi’ne yönelik Hizmet İçi Eğitim çalışmalarında bulundu. TBMM Başkanlığının himayesinde İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ortaklığında Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu, İstanbul Üniversitesi ile Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nin (ORSAM) ortaklığında Küresel Güçler ve Ortadoğu Sempozyumu Cezayir’den yoğun katılım ile gerçekleşen etkinlikler arasında yer almaktadır” dedi.

İstanbul Üniversitesi ve Cezayir’deki Yükseköğretim Kurumları Arasında İş Birlikleri

Türkiye’nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi ile Cezayir’deki Yükseköğretim Kurumları arasında İş Birliği ve Mevlana Programı Anlaşmaları bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’nin, içerisinde Oran 1 Ahmed Ben Bella ve The University of Algiers 2’nin de olduğu 6 güzide Cezayir Üniversitesiyle yaptığı iş birliği anlaşmalarının, bölgedeki yükseköğretim kurumlarıyla aktif faaliyetlerde bulunmasına katkı sağladığına değinerek, mevcut Mevlana anlaşmasının, 5 Cezayir üniversitesiyle daha öğrenci hareketliliği geliştirilmesini sağladığını vurguladı.

“Sayın Abdülmecid Tebbun’u Üniversitemizde Ağırlamaktan Şeref Duyuyoruz”

Bunlar dışında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Dil Merkezi’nde Cezayir uyruklu öğretim elemanlarının görev aldığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ak, yalnızca geçtiğimiz sene Cezayir uyruklu kısa süreli 10 misafir öğretim elemanının İstanbul Üniversitesi bünyesinde çalıştığını söyledi ve konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “2017 yılından bu yana Üniversitemizden 11 Cezayir uyruklu öğrenci lisans, tezsiz ve tezli yüksek lisans derecelerinde diplomalarını almıştır. Şu an 79 Cezayir uyruklu öğrenci farklı fakültelerde eğitimlerine devam etmektedir. Üniversitemiz ile Cezayir Yükseköğretim Kurumları arasında yapılan projeler arasında Erasmus+ KA107 kapsamında Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü Tlemcen Üniversitesi ile Öğretim Üyesi Ders Verme ve doktora düzeyinde öğrenci öğrenim hareketliliği projesi ve Erasmus+ Programı kapsamında KA2 Yükseköğretimde Kapasite Geliştirme Projesi: Cezayir Üniversitelerinin Dil Merkezlerinde Dil Öğretiminin Modernizasyonu bulunmaktadır. İlerleyen yıllarda bu iş birliklerinin güçlenerek farklı mecralarda sürdürüleceğine dair inancımız tamdır. Ülkemizin en eski ve en büyük eğitim kurumu olan İstanbul Üniversitesi’nde Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdülmecid Tebbun’u ağırlamaktan büyük şeref duymaktayız. Üniversitemize hoş geldiniz.”

“Ülkemizin En Köklü Yükseköğretim Kurumundayız”

Prof. Dr. Mahmut Ak’ın konuşmasını tamamlamasının ardından T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay söz aldı. Sözlerine, Tebbun’a takdim edilecek fahri uluslararası ilişkiler doktoru unvanı vesilesiyle İstanbul Üniversitesi’nde bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek başlayan Oktay, “Sayın Cumhurbaşkanı, ülkemizin en köklü yükseköğretim kurumu olan İstanbul Üniversitesi’ne hoş geldiniz. İkili ilişkilerimizin bir akademik nişanesi olan fahri doktora unvanı için zatıalilerini tebrik ediyorum” dedi.

“İlişkilerimizin Gelişmesinde Tebbun’un Liderliği Çok Önemli Rol Oynadı”

Türkiye ve Cezayir’in iki dost, kardeş ülke olarak 500 yıl öncesine uzanan ortak bir maziyi paylaştığını ve 60 yıldır yakın diplomatik ilişkiler sürdürdüğünü kaydeden Oktay; ticaret, yatırım, kültür ve eğitim başta olmak üzere pek çok alanda Cezayir ile güçlü iş birliklerinin olduğunu söyleyerek, bölgelerinde istikrar ve refah ekseni olarak yükselen iki ülkenin ilişkilerinde son dönemde ciddi ilerleme yaşandığını ve bu olumlu seyirde Tebbun’un liderliğin önemli bir rol oynadığını belirtti.

“Kültürel Diplomasi İmkanlarını Etkin Bir Şekilde Kullanmaya Çalışıyoruz”

Modern uluslararası ilişkiler ve diplomaside kültürel diplomasi ve bilim diplomasisi araçlarının giderek daha fazla öne çıktığını ve Türkiye’nin bu anlayışla, dost ülkelerle kültürel diplomasi imkanlarını etkin bir şekilde kullanmaya gayret gösterdiğini vurgulayan Oktay, şu ifadelere yer verdi: “Afrika ile ilişkilerimizde ayrı bir yeri olan ve köklü bir geçmişi paylaştığımız Cezayir ile iş birliği çabalarımızı da bu anlayışla şekillendiriyor ve çeşitlendiriyoruz. Akademik alandaki ortak çalışmaların sağlayacağı geniş iş birliği imkanları dikkate alınarak Cezayir ile 15 Aralık 2015 tarihinde, yükseköğretim alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptı imzalanmıştır. Bu kapsamda yükseköğretim iş birliği formunun ikincisinin düzenlenmesine yönelik çalışmalar da halihazırda sürmektedir. Cezayir’de Türk kültürel mirası envanterinin çıkarılması projesi devam etmektedir. Dün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve zatıalinizin huzurunda imzalanan anlaşmalarla, Cezayir’de Yunus Emre Kültür Merkezi açılması ve mesleki eğitim alanında iş birliği yönünde adımların atılması son derece anlamlıdır.”

“Bugüne Kadar 500’den Fazla Cezayirli Öğrenciye Burs İmkânı Sağlandı”

Türkiye’deki üniversitelerin, Cezayir’de bulunan yükseköğretim kurumlarıyla iş birliklerini ve açılımlarını sonuna kadar desteklediklerini aktaran Oktay, Tebbun’un da bu açılımların yanında olduğunu bildiklerini belirterek, Türkiye’de daha çok sayıda Cezayirli öğrenci ağırlamak yönündeki girişimlerini sürdürdüklerini ifade etti. Her geçen gün daha fazla sayıda Cezayirli öğrencinin lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde yükseköğrenim için Türkiye’yi tercih ettiğini, hatta bu anlamda Türkiye’nin ilk 3’te yer aldığını kaydeden Oktay, “Bugüne kadar 500’den fazla Cezayirli öğrenciye Türkiye’de burslu yükseköğretim imkânı sağlanmıştır. Halihazırda 190 Cezayirli öğrenciyi ülkemizde burslu olarak misafir ediyoruz. Yine Cezayir’den gelen öğrencilerimize kendilerini yuvalarında hissetmeleri için her türlü imkânı sunuyoruz. Gönüllü elçiler olarak gördüğümüz Cezayirli öğrencilerin ülkelerimiz arasındaki bağları daha da güçlendireceğine yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Geçmişler Geleceğe, Suyun Suya Benzemesinden Daha Çok Benzer”

İfadelerine Cezayir’de İbn Haldun tarafından kaleme alınan Mukaddime’de geçen “Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer” ifadesini aktararak devam eden Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gönül coğrafyalarımızla, ilişkilerimizi ortak kültür ve değerlerimizin kıymetini bilerek, bu bilinçle şekillendiriyoruz. Diğer ülkelerden farklı olarak tek taraflı çıkarlar ya da dayatmacı politikalar yerine ‘kazan kazan’ olarak nitelendirdiğimiz, dostlarımızla birlikte yükseldiğimiz iş birliklerini destekliyoruz. Bölgemizin yararına olan; çatışmalar, ayrışmalar ya da belirsizlikler değil, bizlerin benimsediği bu dayanışma kültürüdür. Bu, halklar arasında iletişimin artırılmasıyla, daha etkin kültürel iş birlikleriyle ve karşılıklı ortak iradeyle güçlenebilir ki bu ortak iradenin de mevcut olduğunu çok net olarak görüyoruz. Cezayirli ve Türkiye’den bilim insanlarını birlikte düşünmeye, tasarlamaya ve bilimsel üretim yapmaya davet ediyorum.”

“Çığır Açan Yeniliklere Hep Birlikte İmza Atalım”

Sosyal bilimlerin yanı sıra çığır açan teknolojiler, enerji ve doğal kaynaklar, gemi ve denizcilik teknolojileri, yeşil teknolojiler ve dijitalleşme gibi birçok alanda yeniliklere hep birlikte imza atma çağrısında bulunan Oktay, bu iradeyi somut sonuçlara dönüştürmek için üzerlerine düşen desteği vereceklerinin altını bir kez daha çizerek, Türkiye-Cezayir kardeşliğini bugünlere miras bırakanları rahmetle ve hürmetle yad ettiğini vurguladı.

Türkiye’nin en köklü üniversitesi tarafından kendisine tevdi edilen fahri doktora unvanı için Tebbun’a hayırlı olsun dileklerini belirten Oktay, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın fahri uluslararası doktora unvanınızı tebrik dileklerini bir kez daha buradan iletmek istiyorum. İstanbul Üniversitesi ailesinin bir parçası olarak sizleri ülkemizde sıklıkla görmeyi arzu ederiz. Bu vesileyle İstanbul Üniversitesi Rektör, öğretim üyesi ve öğrencilerine muvaffakiyetler diliyorum. Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Sağlıcakla kalın” diyerek sözlerini noktaladı.

Prof. Dr. Mahmut Ak, Abdülmecid Tebbun’a Fahri Doktora Takdim Etti

Oktay’ın konuşmasını tamamlamasından sonra, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a Fahri Doktora Diploması takdim edildi. İstanbul Üniversitesi akademik kıyafeti giydirilen Tebbun’a İstanbul Üniversitesi rozeti verildi.

“Bir İlim Yuvası Olan İstanbul Üniversitesi’nden Fahri Doktora Almak Gurur Verici”

Diploma takdiminin arından Abdülmecid Tebbun konuşmasını gerçekleştirdi. İlmin, insanlığın temeli olduğun vurgulayarak sözlerine başlayan Tebbun, çok değerli ilim ve bilgi taliplerinin bulunmuş olduğu; Türk milletinin asaletine, derin medeniyetine ve kültürel birikimine şahitlik eden İstanbul Üniversitesi gibi bir ilim yuvasında bulunuyor olmaktan gurur ve şeref duyduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi tarafından kendisine verilen fahri doktora unvanını gururla aldığını ve yaşamı boyunca da aynı gururla taşıyacağını belirten Tebbun, ilim yapmanın en yüksek makam olduğunu söyleyerek, Türk milletinin asaletine büyük bir tanık olan İstanbul Üniversitesi’nin başarılarının devamını diledi.

“Gerçek Özgürlük Eğitimle Olur”

Sözlerine Cezayir’in tarihi süreci hakkında değerlendirmelerde bulunarak devam eden Tebbun şunları kaydetti: “Cezayir’in kurtuluş savaşı eğitimle başlamıştır. Cehalet, işgal güçlerinin bir aracıdır. İşgalciler bunun için her yola başvurdu. Cezayir’de o dönemlerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 90’a varmaktaydı. O dönemki yönetim, gerçek özgürlüğün eğitimle olduğunu düşünerek yola çıkmıştır. Bizim öğrenci olduğumuz 1965 yılında, Cezayir’deki öğrenci sayısı 1800’ü geçmiyordu. Bugün ise sayısı 1 milyon 700 bini geçen üniversite öğrencimiz bulunmaktadır. 250 binin üzerinde üniversite mezunumuz vardır. Yine o dönemlerde 3-4 fakültemiz bulunmaktayken, bugün ülkemizde 100 üniversite, 14 yüksekokul farklı alanlarda eğitim vermektedir.”

“Kölelikten Kurtulmanın Yolu İlimdir”

Türkiye ile yapılacak iş birliklerine katkıda bulunmaktan mutluluk duyacaklarını belirten Tebbun, kölelikten kurtulmanın yolunun ilim olduğuna ve hem Türkiye’nin hem de Cezayir’in bunu çok iyi bildiğine dikkat çekti. Türkiye ile gerçekleştirilebilecek iş birliklerine çok önem verdiklerini dile getiren Tebbun, “İstanbul Üniversitesi’ni kardeş üniversite olarak seçmek isteyen tüm üniversitelerimiz bunda özgürdür. Bu iş birlikleri, ülkemiz için de önemli gelişmeleri beraberinde getirecektir” dedi.

“İlişkilerimiz Daha da Güçlenecek”

Cezayir’in 130 yıl boyunca ilimden mahrum kaldığını belirten Tebbun, bugün ise ilkokuldan üniversiteye kadar 15 milyon öğrencilerinin bulunduğunu, eğitime çok önem veren bir devlet olarak bu imkanları öğrencilere karşılıksız bir şekilde sunduklarını söyledi.

İstanbul Üniversitesi tarafından kendisine takdim edilen fahri doktora unvanı için teşekkürlerini yineleyen Tebbun, bu gelişmenin, iki ülkenin ilişkilerini daha da güçlendireceğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.

Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a İstanbul Üniversitesi Doktora Unvanının Verilmesi Töreni, konuşmaların ardından sona erdi.

Haber: Tuğçe Ayçin
Fotoğraf: Başar Uzun, Didem Mente
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Öne Çıkan Haberler

edirne araştırma sempozyum

Edirne Araştırmaları Sempozyumu Gerçekleştirildi

Avrasya Kore

“Avrasya Entegrasyon Çalışmaları Semineri” Gerçekleştirildi

müsilaj araştırma gemi

R/V ALEMDAR II Gemisi, Müsilaj için Denize Açıldı

işletme ödül

Yılın İşletmecileri Ödülleri Sahiplerini Buldu

KADEM kongre toplumsalcinsiyet adalet

8. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi Gerçekleştirildi

tiyatro ÖKM festival

Tiyatro Festivali’nde 3 Oyun Sahnede