“İklim Değişikliği Binlerce Yıllık Bir Süreç”

İklim sistemi; atmosfer, karalar, kar, buz, okyanuslar ve diğer su kütleleri ile canlıları kapsayan karmaşık ve etkileşimli bir sistem. Bu sistem, zaman içinde, kendi iç dinamiklerinin etkisi altında ve dış etmenlerdeki değişikliklere bağlı olarak yavaş yavaş değişim gösterirken insan kaynaklı iklim değişiklikleri kısa bir zaman dilimi içerisinde olumsuz sonuçlara yol açıyor.

Günümüzde dünyada karşılaşılan küresel ölçekte en büyük problemlerden birisi olarak ifade edilen iklim değişikliğini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil değerlendirdi.

İklim değişikliğinin iki temel sebebi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gönençgil, sebeplerden birinin doğal diğerinin ise insana bağlı faktörler olduğunu belirtti.

İklim değişikliklerini geniş bir yelpazede ele almamız gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Gönençgil, iklim değişikliklerinin yalnızca günümüze ait bir olgu olmadığını binlerce yıldır var olan ve var olmaya devam edecek doğal bir döngü olduğunu ifade etti.

Doğal sebeplerin  binlerce yıllık süreçlerle ortaya çıktığını ve insan etkisinin dışında meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Gönençgil, doğal süreçleri şu şekilde aktardı: “Güneşten gelen enerji ve bu enerjideki değişimler, güneş lekeleri, atmosferin bileşimlerinde meydana gelen değişimler iklim değişikliğine yol açıyor. Bu anlamda 4 milyar 600 milyon yaşında olan dünyamız içinde defalarca yaşanmış doğal değişimler bugün de yaşanmaya devam ediyor.”

İnsanoğlunun çevreye vermiş olduğu zararların iklimde değişiklikleri ortaya çıkarttığını belirten Prof. Dr. Gönençgil, “İnsanoğlu, yeryüzünün yüzey örtüsünü değiştiriyor ve yüzey örtüsünde yapılan değişiklikler dolaylı olarak iklimleri de etkiliyor” diye konuştu.

İnsana bağlı faktörlerin süreci olumsuz etkilediğine değinen Prof. Dr. Gönençgil, “Son 100-150 yıllık periyot içerisine baktığımızda artan nüfus, fosil yakıtların kullanımı, yeryüzünün yüzey özelliklerinde yapılan değişiklikler, ormansızlaşma, kentleşme ve kentleşmenin getirdiği sanayileşme sürecinde atmosfere verilen ve daha fazla  sera  etkisi yaratacak gazların varlığı, var olan sürecin sonuçlarını ağırlaştırıyor” dedi.

“Dünya 20 Bin Yıldır Isınma Süreci Yaşıyor”

Şu anda iklim değişikliği ısınma yönünde olsa da dönemlik periyotlara bakıldığında hem ısınmanın hem de soğumanın görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Gönençgil, dünyanın yaklaşık 20 bin yıldan beri bir ısınma süreci yaşadığını belitti.

“Küresel Isınma İklim Değişikliğinin Yalnızca Isınma Tarafı”

Prof. Dr. Gönençgil, “Isınma ile birlikte buzullar eriyor, deniz seviyeleri yükseliyor ve kıyı alanlarının daha fazla etkilenmesine sebep oluyor. Ama bununla birlikte artan sıcaklık buharlaşmayı da arttırıyor. Buzullar bir taraftan eriyerek su kütlelerine karışıyor ancak bu su kütleleri bir yandan buhar olarak daha fazla neme sebep oluyor ve şiddetli yağışlara yol açıyor. Bu aşırı yağışlar da erozyon ve kütle hareketlerini beraberinde getirebiliyor” diye konuştu.

İklim değişikliğinin hem ısınma hem de soğuma yönünde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gönençgil, küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin ısınma tarafı olduğunu belirtti.

Endemik Türleri Koruma Altına Almalıyız

Doğaya verilen tahribatın endemik türlere zarar verdiğine değinen Prof. Dr. Gönençgil, “Bu süreçte dikkat etmemiz gereken önemli nokta endemik türlerin varlığı ve korunmasıdır. Doğaya vermiş olduğumuz tahribatı ortadan kaldırmak durumundayız. Çünkü bitki örtüsü bir şekilde ortadan kalkarsa geri döndürme şansı çok düşük oluyor” dedi.

Prof. Dr. Gönençgil, “İnsanoğlunun çevreye vermiş olduğu tahribatı azalttığında iklime vermiş olduğu zararı da azalmış olacak. Yapılacak tek şey çevreye verdiğimiz zararı durdurmak. Doğayı kirletmemek, denizleri kirletmemek, atmosfere zarar vermemek, suları kirletmemek kısacası tüm atmosferi ve gezegeni korumak. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı yapılmış her olumlu faaliyet, iklim değişikliği üzerine insanın yaptığı zararı minimize eder” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Gönençgil, “Yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanımı yerine, özellikle elektrik üretiminde daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarına döndüğümüz takdirde daha az fosil yakıt kullanımıyla ortaya daha temiz enerji kavramı  çıkmış olacaktır ”diye konuştu.

Enerjinin etkin ve verimli kullanımının çok önemli bir husus olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Gönençgil, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Daha az elektrik tüketerek daha çok ısınmak ya da aydınlanmak enerjinin etkin ve verimli kullanımıdır. Günümüzde teknolojik olanaklar sayesinde enerjinin etkin ve verimli kullanımı mümkündür.”

Çevre eğitiminin herkese verilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Gönençgil, sözlerini şöyle noktaladı: “İklim değişikliği doğal bir olaydır. Ancak insanın etkisi ile olumsuz hale gelir. Bu yüzden iklim okuryazarlığına önem verip bireyleri bilinçlendirmemiz gerekiyor.”

Haber: Beste BUDAN

Fotoğraf Kaynak: Compromiso RSE

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü


Öne Çıkan Haberler

İÜ-İstanbul-Tıp-Fakültesi’nden-Sanat-Psikoterapisi-Sergisi

İÜ İstanbul Tıp Fakültesi’nden Sanat Psikoterapisi Sergisi

İÜ Edebiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semavi Eyice Vefat Etti

İÜYÖS-2018-Sınav-Sonuçları-Açıklandı

İÜYÖS 2018 Sınav Sonuçları Açıklandı

İÜ-Diş-Hekimliği-Fakültesi-Öğretim-Üyesi-Prof.-Dr.-Korkud-Demirel’in-Büyük-Başarısı

İÜ Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkud Demirel’in Büyük Başarısı

Kıbrıs-Sosyal-Bilimler-Üniversitesi-Rektörü-Prof.-Dr.-Mustafa-Tümer-İstanbul-Üniversitesi’ni-Ziyaret-Etti

Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Tümer İstanbul Üniversitesi’ni Ziyaret Etti

“Bilgiden-Bilince-Gençlerle-Başbaşa”-Konferansı-İstanbul-Üniversitesi’nde-Gerçekleştirildi

“Bilgiden Bilince Gençlerle Başbaşa” Konferansı İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi