“Hiçbir Engel Ne Üretime Ne de Sosyal Hayat İçerisinde Yer Almaya Engel Değildir”
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin düzenlediği “Yetenek Kampüste: Öğrencilerimiz ile İlham Verici Başarı Hikayeleri” etkinliğinin ikinci konuğu İktisat Fakültesi birinci sınıf öğrencisi ve Türkiye Satranç Turnuvası ikincisi Büşra Öztürk oldu. Etkinliğe İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayım Yorğun, İktisat Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Hakan Bektaş ve Öğr. Üyesi Dr. Üzeyir Serdar Serdaroğlu, İktisat Fakültesi Engelli Öğrenci Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Nalan Beken ve Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Resa Aydın katıldı.
İktisat Fakültesi Dekan Yardımcısı Öğr. Üyesi Dr. Üzeyir Serdar Serdaroğlu ve İktisat Fakültesi Engelli Öğrenci Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Nalan Beken’in moderatörlüğünü üstlendiği etkinlikte Türkiye Satranç Turnuvası ikincisi Büşra Öztürk’ün başarıları, engelleri nasıl aştığı ve engelliliğe bakış açısı konuşuldu.
İktisat Fakültesi Dekan Yardımcısı Öğr. Üyesi Dr. Üzeyir Serdar Serdaroğlu, “Yetenek Kampüste, bizim İktisat Fakültesi olarak keyif alarak yaptığımız önemli programlardan bir tanesidir. Aslında daha çok öğrencilerimizin başarını öne çıkarmayı hedefleyen ve onların başarıları üzerinden ilham aşılama gayesiyle organize ettiğimiz bir etkinlik. Bugün de başka bir başarı hikayesiyle karşınızda olacağız. Büşra’nın engelleri nasıl aştığını, Satranç Milli Takım üzerinden başarılarını, eğitim hayatındaki başarılarını ve öncesini beraberce konuşacağız. Ben öncelikle İktisat Fakültemizin Engelli Öğrenci Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Nalan Beken hocama çok teşekkür etmek istiyorum. Onun Büşra’nın üzerinde önemli emeği ve desteği var. Ve yine bize yol gösteren ve bu programı da birlikte düzenlediğimiz Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Resa Aydın hocama çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Engelsiz Üniversite Ödülleri Kapsamında 277 Üniversite İçerisinde En Çok Ödülü Alan Üçüncü Üniversite Olduk”
Öncelikle böyle bir etkinlikte yer almaktan mutluluk duyduklarını belirterek sözlerine başlayan Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Resa Aydın, “İstanbul Üniversitesi Engelli ve Araştırma Merkezi Koordinatörlüğü olarak bu etkinlikte yer alıyoruz. Bizler öğrenci koordinatörleriyiz ve öğrencilerimizle bire bir çalışmalar düzenlemeye çalışıyoruz. Bu yılda YÖK tarafından verilen, Engelsiz Üniversite Ödülleri kapsamında 277 üniversite içerisinde en çok ödülü alan üçüncü üniversite olduk. Bu bizi çok gururlandırdı. Tabi burada en önemli pay çok değerli Nalan hocam gibi her Fakültenin, Yüksekokul ve Enstitü’nün öğrenci koordinatörlerimizindir. Bizimle bire bir çalışan bu hocalarımız merkezimiz ile öğrenciler arasında köprü oluyorlar. Onun için ben kendilerine çok teşekkür ediyorum. Erişilebilirlik konusunu gündemde tutmak bütün öğrencilerimiz için ve bütün Türkiye’deki insanlar için kapsayıcı ve sosyal ilişki yürütmek ve eğitim faaliyetlerini erişilebilir kılmak çok önemli bir konudur” dedi.
“Temel İnsan Haklarını Esas Alan Bir Bakış Açısıyla Vatandaşlık Hakkı Kavramından Hareket Ederek Meseleye Yaklaşmamız Gerektiğini Düşünenlerdenim”
Engellilere yönelik sorunlar konuşulurken göze çarpan temel sorunlar nedir, diye sorulduğunda engelliye bakış açısına dikkatleri çekmek istediğini söyleyen İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayım Yorğun, “Biz engelli gençlerimizi, çocuklarımızı hangi gözle bakıyoruz ve bizim bu konudaki algımız nedir? Bunu biraz sorgulamamız gerektiği kanaatindeyim. Türkiye’deki genel algıya baktığımızdaysa engelli gençlerimize, çocuklarımıza biraz acıma duygusuyla, merhametle bakıyoruz. Onların tıbbı ve sosyal yardıma muhtaç olmalarını önceleyerek meseleye yaklaşıyoruz. Hiç kuşkusuz bu duygular çok önemli ve bu duygularımızın devam etmesi gerekiyor fakat engellilerimizin sorunu çözebilmek için sadece böyle bir bakışımızın olmasının yeterli olmayacağının altını çizmek istiyorum. Peki niye buna vurgu yapıyorum. Çünkü yapılan araştırmalar bu tespitimi doğruluyor. Mesela engellilere yönelik ilk algı nedir diye sorduğumuz da yetersiz insan, yardıma muhtaç insan gibi birtakım tespitlerin öne çıktığını görüyoruz. Bunun oranın toplumumuzda yüzde 50’nin üzerinde olduğunu ortaya koyan çalışmalar var. Bu pencereden meseleye yaklaştığımızda bizim öncelikle engellilere eşit fırsatlar verdiğimizi, ayrımcılığı ortadan kaldırdığımızı sorgulamamız lazım. Temel insan haklarını esas alan bir bakış açısıyla vatandaşlık hakkı kavramından hareket ederek meseleye yaklaşmamız gerektiğini düşünenlerdenim” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Engelli Gençlerimize Ekonomik ve Sosyal Hayatta Rol Veriyor Muyuz Sorusunu Bizim Sormamız Lazım”
Prof. Dr. Yorğun, “Engelli ve engelsiz kim varsa daha iyi bir dünyamın kurulacağını, daha iyi bir ülkede yaşamanın mümkün olduğunu, daha iyi şehirlerin inşa edileceğini düşünmemiz ve buna inanmamız lazım. Çünkü bu mümkündür. Dolaysıyla engelli gençlerimize ekonomik ve sosyal hayatta rol veriyor muyuz sorusunu bizim sormamız lazım. Çünkü hiçbir engel ne üretime ne de sosyal hayat içerisinde yer almaya engel değildir. Sadece rollerimiz değişir ve o roller penceresinden meseleye bakmamız lazım. Onun dışındaki bakışların doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu düşünceler ışığında uluslararası sözleşmeleri, anayasamızı, kanunlarımızı ve temel hakları dikkate alarak eğitim ve istihdamdaki sorunları dikkate alarak tekrar hayatımızı gözden geçirmemiz lazım. Bu duygular içerisinde bu engellere takılmadan özellikle hayatın içerisinde ben varım diyen hem eğitim hayatı içerisinde hem de sosyal hayat içerisinde ben varım diyen ve bununla yetinmeyip yarışabilen o cesareti kendisinde görebilen bir gencimizle karşı karşıyayız. Bu vesileyle diğer engellilere de ışık olacağına, ilham olacağına inandığım Büşra Öztürk’ü tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.
“Hemşirelerden Biri Bana Satranç Takımı Hediye Etmişti”
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bu yıl kazan ve Türkiye Satranç Turnuvası ikincisi olan Büşra Öztürk, “Öncelikle güzel düşünceleriniz beni çok mutlu etti ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Benim yaşam hikayem İstanbul’da başladı. İstanbul Bakırköy’de dünyaya geldim. Normalde sağlıklı bir çocuktum, hatta yaşıtlarıma göre erken konuşmaya başlamışım ve 2 yaşındayken sağ gözümde bir parlama annemin dikkatini çekmiş. Bir süre sonra beni bir göz doktoruna götürmüş ve oradan da büyük üniversite hastanesine yönlendirilmişim. Gözündeki tümörden sonra da sol bacağımın üst kısmında yine bir tümör oluşmuş. Buda benim ikinci kanserim oluyor ve sağ gözüm Retinoblastom, bacağımdaki ise sıçraması oluyor. Sonra bacağımdaki tümör alındı ve gözümün tedavisine devam edildi. Gözüm için kemoterapi işe yaramayınca radyoterapiye başladık. Radyoterapi de ışın ile olduğu için bir süre hafıza kaybı yaşamam neden oldu ama zaman geçtikçe tekrar konuşmaya, bulmaca çözmeye, dualar ezberlemeye başladım. O süreçte hemşirelerden biri bana satranç takımı hediye etmişti. Hatta o takımım hastane çalınınca çok üzülmüştüm. Eve dönünce her hatırladığımda üzülüyordum. Osmaniye’de satranç takımı satan kırtasiyeler yoktu. Annem karton üzerine kareler çizmişti, öyle oynuyorduk. Santran ile tanışmam ilk bu şekilde oldu. Sonra kanser gözümde yayılınca ve tedavi istenilen başarıya ulaşılamayınca kanserin beyne ulaşmaması için son çare olarak gözümün alınmasına karar verildi” şeklinde konuştu.
“Ben Maçları Kazandıkça Beni Federasyon Fark Etti”
Öztürk, mücadelesini şu sözlerle anlatmaya devam etti: “Okulda küçüklüğümden beri hep ön sıraya otururdum. Görme engelimden dolayı hep biraz geç okumak durumda kalırdım ve tahtayı göremediğimden dolayı sınavları yetiştiremezdim. Sonra ilk okul 7. sınıfta bir satranç turnuvası olduğunu duydum ve hocamız gelmek isteyenler gelsin deyince bende öylesine katıldım. Turnuva, il çapında düzenleniyordu ve o turnuvada il 3’üncüsü oldum. Diğer turnuvalara da katılmaya başladım. Okulumda ve çevremde takdir görmeye başladım. Demek ki dedim doğru yoldayım ve ondan sonra 6 sene kadar il birincisi oldum. Osmaniye’de birinci oldum pek çok derece aldım, çevre illerde derecelere girdim. Derken lise 2. sınıfta bir satranç temsilcimiz her sene şampiyonaya ikinci ya da üçüncü gidiyor birinci neden gitmiyor deyip benim gitmemi istedi ve masrafları da kendisi karşıladı. O zamanlar annem ve babam boşanma aşamasında olduğundan maddi durumumuz çok iyi değildi. Sonra ben maçları kazandıkça beni federasyon fark etti. Federasyon başkanıyla tanıştım ve diğer turnuvalara da davet edildim ve konaklama masraflarım federasyon tarafından karşılanmaya başladı. Sonra 2019 yılında ilk kez Türkiye görme engelliler şampiyonasına katıldım. İki beraberlikle Türkiye ikinci oldum. Aynı yıl aralık ayında FIDE Engelliler Konfederasyon yarışmalarında yarıştım. Türkiye – Rusya takımında yarıştım. 2020’de Görme Engelliler Satranç Turnuvası’nda 4’üncü oldum. Bu yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’yle tanıştım. Açık öğretimden de Adalet Bölümünü okuyorum. Benim mücadelem bu şekilde.”
“Özel Gereksinimler Karşılandığında Herkes Engelsizdir”
Engellilik hakkında ne düşündüğünü paylaşan ve engelli olduğunu rahat bir şekilde dile getirebildiğini söyleyen Öztürk, “Engelli olduğumu ben dile getirebiliyorum. Zaten engellilik değil, bence bu özel bir gereksinim çünkü görme engellilerin özel gereksinimleri karşılandığı zaman normal bir birey olabiliyorlar. Engelli olduğumuzu tabi ki söylemekten çekinmemek lazım çünkü bu bizim yaşamımızda bir aksaklık oluşturacak bir durum olduğu için ben bunu söylemekte sıkıntı duymuyorum. Çünkü bu aksaklıklar giderilince kendimi normal sağlıklı bir birey gibi hissediyorum. Mesela bize uygun satranç takımı bulunduğu zaman bizde satranç oynayabiliyoruz, çünkü özel bir gereksinim karşılanmış oluyor ve özel gereksinimler karşılandığında herkes engelsizdir” dedi.
Haber: Sevda Özdemir
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
Araştırma Gemisi 'Yunus-S', Deniz Altı Dağları İçin Akdeniz'de
Kilis 7 Aralık Üniversitesi ve Bingöl Üniversitesi Rektörleri Üniversitemizi Ziyaret Etti
1. Uzay Ekonomisi, Uzay Hukuku ve Uzay Bilimleri Sempozyumu 29 -30 Mayıs Tarihlerinde Gerçekleştirilecek
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve ISPE Öğrenci Birliği Tarafından BIOPHARMTECH Sempozyumu Düzenlendi
Üniversitemizde “Sağlık Bilimlerinde COVID-19 ve Etik” Konusu Değerlendirildi
Uluslararası Yapay Zekâ Uygulamaları Konferansı Başladı