Göbeklitepe Üzerine Yapılan İlk Doktora Tezi İstanbul Üniversitesi’nde Tamamlandı
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi Gündüz’ün danışmanlığında gerçekleştirilen, Bilal Toprak’ın “Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe” ve Maksude Kurt Fidan’ın “Gnostik Metinlerde Dişil İmgeler: Nag Hammadi Literatürü Örneği” başlıklı doktora tezlerinin savunmaları, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi. “Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe” başlıklı çalışma, Göbeklitepe hakkında yapılan ilk doktora tezi çalışması olma özelliğini taşıyor.
Yaklaşık 7 yıl önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan, 2018’in temmuz ayında ise Bahreyn’de düzenlenen 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen Göbeklitepe, dünyanın en önemli tarihi alanlarından birini oluşturuyor. Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesinin, kent merkezine 18 kilometre mesafedeki Örencik Mahallesi yakınlarında bulunan ve ilk kez 1963'te İstanbul ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacıların yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerindeki kazılar 50 yılı aşkın süredir devam ederken, Göbeklitepe; ortaya koyulan verilerle tarihin sıfır noktası olarak nitelendiriliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Göbeklitepe yılı ilan edilen 2019 yılında, yaklaşık 12 bin yıllık geçmişe sahip olan Göbeklitepe hakkında ilk olma özelliği taşıyan bir bilimsel çalışma İstanbul Üniversitesi’nde yapıldı. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi Gündüz’ün danışmanlığında gerçekleştirilen, Bilal Toprak’ın “Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe” ve Maksude Kurt Fidan’ın “Gnostik Metinlerde Dişil İmgeler: Nag Hammadi Literatürü Örneği” başlıklı doktora tezlerinin savunmaları, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi.
Göbeklitepe Üzerine Yapılan İlk Doktora Çalışması
Göbeklitepe üzerine yapılan ilk doktora tezi çalışması özelliğine sahip olan “Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe” başlıklı çalışmada; din arkeolojisi disiplinler arası bir alan olarak önerilerek, insanın geçmişini bir bütün olarak ortaya koymaya çalışan arkeoloji ile insanların inançlarını araştıran dinler tarihi açısından ortak bir çalışma yürütüldü. Çalışma metnini karşılaştırmalı dil üzerinden sürdürdüklerini söyleyen doktora öğrencisi Bilal Toprak, çalışmanın dinler tarihinin teoriye dayalı özelliği ile arkeoloji biliminin maddeye dayalı özelliğini eleştirel bir düzlem üzerinde bir araya getirmeyi önerdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Din soyut olması nedeniyle maddi kültür üzerinden anlaşılamaz. Arkeolojide çok uzun bir dönem bu düşünce hâkim olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan gelişmeler ve sosyal bilimler alanındaki kültür değişimi, yaşam sistemini etkilemiştir. Bu, özellikle postmodern süreçte ortaya çıkan Arkeoloji’de görülmektedir. Ayrıca bu durum Din Arkeolojisi’ne de çok önemli bir alan açmaktadır.”
“Göbeklitepe’nin Anlam Dünyasını İnceledik”
Göbeklitepe üzerindeki soyut semboller ve hayvan figürleri üzerine de çok çeşitli araştırmalar yaptıklarını ve Göbeklitepe’nin anlam dünyası ve ne olduğu üzerine ayrıntılı incelemelerde bulunduklarını vurgulayan Toprak, “Din ile bilim arasındaki inceleme de araştırma konumuz arasında yer almaktadır. Arkeoloji, 19. yüzyılda özellikle sosyal bilimlerin etkisiyle ideolojik bir aygıt olarak kullanılmıştır. Hayatın birçok anlamını şekillendiren dinin anlaşılması disiplinler arası bir çalışmadır. Sonuç olarak çalışmamız, Dinler Tarihi ve Arkeoloji Bilimi’ni eleştirel bir düzlemde bir araya getirmiştir” dedi.
Gnostik Metinlerde Dişil İmgeler: Nag Hammadi Literatürü Örneği
Bir diğer doktora tezi çalışması olan “Gnostik Metinlerde Dişil İmgeler: Nag Hammadi Literatürü Örneği” başlıklı çalışma hakkında açıklamalarda bulunan doktora öğrencisi Maksude Kurt Fidan, Nag Hammadi Literatürü’nün 1945 yılında Mısır’da köylüler tarafından tesadüfen bulunduğunu ve Nag Hammadi Literatürü’nde hem felsefi hem de mitolojik metinlerin yer aldığını ifade etti. Bu keşifle birlikte daha önce bilinmeyen 41 metnin açığa çıktığını kaydeden Kurt Fidan şu şekilde konuştu: “Araştırmamız Gnostisizm ve Nag Hammadi Literatürü’nün Tanımı, Nag Hammadi Literatürü’ndeki Dişil İmgeler ve Nag Hammadi Literatürü’nde Sembolik ve Alegorik Yorum Ekseninde Kadın olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Nag Hammadi Literatürü’nü kimleri niçin toprağa gömdükleri hala cevaplanmayı bekleyen sorular arasındadır. Tanrı’nın nasıl tasavvur edildiği, yaratılış öyküleri ve dini metinlerdeki diğer anlatımlar, sosyal ve politik metinler, dini metinlerdeki tasavvurlardan etkilenmektedir.”
Savunmaların ardından, Bilal Toprak’ın “Din Arkeolojisinin İmkânı ve Göbekli Tepe” ve Maksude Kurt Fidan’ın “Gnostik Metinlerde Dişil İmgeler: Nag Hammadi Literatürü Örneği” başlıklı doktora tezleri kabul edildi.
Öne Çıkan Haberler
"Spor, Sağlıklı Yaşam ve İnsan İlişkileri Açısından Çok Önemli"
Çin Heyeti İstanbul Üniversitesi’ni Ziyaret Etti
Yeni Yıl Çocuklara Umut Olacak
Ülke Çapında Büyük Esnaf Projesi Bitlis’te Başladı
"UFUK 2020 Programı Toplum ile ve Toplum için Bilim Alanı Bilgi Günü" Etkinliği Gerçekleştirilecek
“Çocuk İstismarının Önüne Geçmek İçin Eğitime Önem Vermeliyiz”