Disiplinlerarası Yaklaşımlar Edebiyat Çalışmalarına Yeni İmkânlar Sunuyor

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen Darülfünûn Dersleri’nin 29.su, “Edebiyatta Disiplinlerarası Bakışlar” başlığı ile gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Şerif Eskin’in üstlendiği programda; İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Utku ve Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halim Kara konuşmacı olarak yer aldı.

Program Dr. Öğr. Üyesi Şerif Eskin’in konuşmasıyla başladı. Yaklaşık 30-40 yıldır hem edebiyat disiplininde diğer sosyal disiplinlere karşı hem de sosyoloji, felsefe, tarih gibi birçok sosyal disiplinde edebiyat disiplinine karşı ciddi bir merak geliştiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Eskin, bu merakın sonuçlarının, bugüne kadar yapılan çalışmalarla ortaya koyulmakta olduğunu söyledi. Bu noktada çok geniş okuma imkanlarının söz konusu olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Eskin, “Bu çalışmaların, edebiyat biliminin ve araştırmalarının bugün içinde bulunduğu krizi de göz önüne alacak olursak birçok imkân ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu çalışmalar edebiyat araştırmalarında yaşanan birtakım tıkanıklıkları aşmak ve hem edebi metinleri hem edebiyat olaylarını yeniden, farklı gözlerle değerlendirmek noktasında önemlidir. Diğer sosyal disiplinlerin sunacağı okuma, yorum ve analiz imkânlarının da epey verimli sonuçlar doğuracağı da bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır” dedi.

“Önce Söz Vardı, Söz de Şiirdi”

Dr. Öğr. Üyesi Eskin’in konuşmasının ardından Prof. Dr. Ali Utku söz aldı. “Edebiyat ve Felsefe: İndirgenemez Problematik İlişkiler” başlıklı sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Utku, felsefe ile edebiyat ilişkisinin başlangıcından itibaren, bu alanlar arasında indirgenemez ve problematik ilişkiler geliştiğini aktardı. İki disiplinin de dil zemininde hareket etmesinin bile indirgenemezlikle kastedilen şeyi ortaya koyduğunu dile getiren Prof. Dr. Utku, tarihsel zeminin bu iki alan arasındaki ilişkiyi bir şekilde indirgemeye imkân veren örnekler sunduğunu belirterek şu şekilde konuştu: “Yakın dönemin önemli filozoflarından Jacques Derrida’nın, edebiyatın bir özü olmadığını, onun performatif bir faaliyet, bir etkinlik olduğunu vurguladığını hatırlarsak, felsefenin de aslında bu performatif karakteri paylaştığını ve dolayısıyla tarihsel örneklerin de gösterdiği üzere sürekli gelişen, değişen açılımlarıyla kendi neliklerini ve ikisi arasındaki ilişkiyi bir şekilde değiştirdiklerini ve dönüştürdüklerini görüyoruz. Ve problematik ilişkiyle kastımız da şu ki; bu ilişki hakikaten çözümlenebilmiş bir ilişki değil, sürekli yeniden ele alınan, yeniden şekillendirilen ve tarihsel örneklerinin sunduğu imkânlar üzerinden yeniden değerlendirilen bir ilişki. Hatta yine Derrida, felsefenin sürekli tarihsel başlangıcın, şiirsel başlangıcın yasını tutar gibi olduğunu söyler. Çünkü malum olduğu üzere, önce söz vardı ve söz de şiirdi.”

“Nietzsche Felsefeyi Edebileştirmiş, Platon Metinlerinde Diyalog Biçimini Kullanmıştır”

Felsefenin kendisini şiirsel söylemden ayırma çabasının Platon’u hatırlattığını belirten Prof. Dr. Utku, indirgenemezlik açısından bakıldığında felsefe ve edebiyat ilişkisinin sadece Platon ve onun edebiyat ve felsefe arasında kurduğu ilişki üzerinden değil, felsefe tarihindeki alternatif ilişkiler üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Önce şiirsel başlangıçtan, sonra felsefenin kendisini ayırt etme çabası şeklinde bir süreçten bahsedilebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Utku, “Platon’un karşısına Nietzsche’yi koyarak örnekleyelim. Nietzsche felsefeyi edebileştirmiş, edebiyatla felsefeyi problematik olarak çok iç içe geçirmiştir. Platon kendi metinlerinde diyalog biçimini kullanmıştır. Felsefenin edebi biçimlere müracaatı, sanatsal ve edebi olanla felsefi olan arasında bir gerilim üretmiştir ki bu tarihsel bir gerilimdir. Günümüzde bile tartışılan bir problemdir. Tabii problemin kaynağında bu ilişkiselliğin çok temel bir odağında hem felsefenin hem edebiyatın hakikat, iyilik ve güzellik odaklarında kesişiyor olmaları görülebilir” şeklinde konuştu.

“Edebiyat ve İletişim Bağımsız Düşünülemez”

Prof. Dr. Utku’nun ifadelerini tamamlamasının ardından Prof. Dr. Ali Büyükaslan, “Yazar, Metin, Okur Bağlamında Bir İletişim Eylemi Olarak Edebiyat” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Edebiyat ve iletişimin iç içe geçmiş birçok noktası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Büyükaslan, bazı durumlarda iki alanı birbirinden ayırmanın çok zor olduğunun altını çizdi. Bu iki disiplinin nerede, ne kadar çakıştığının, ne kadar iç içe geçtiğinin tartışma konusu bile olamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Büyükaslan, “Edebiyat için en genel tanımıyla; yaratıcılığın, kurgunun, dilin, duygunun, düşüncenin olduğu; esere, metne yansıdığı bir aktarımdır, ortaya koymadır, üretimdir diyebiliriz. Bu haliyle baktığımızda, iletişimin hangi boyutunda, hangi alt disiplininde, yaratıcılık, düşünce, duygu, estetik, kurgu söz konusu değil ki. Bu noktalardan baktığımız zaman görürüz ki iletişim ve edebiyatı birbirinden ayrı ya da bağımsız olarak düşünemeyiz” ifadelerini kullandı.

Kavşak Disiplin Olarak İletişim

İletişimle ilgili tanımlamaların içinde, iletişimin bir kavşak disiplin olduğu yönünde yorumlar olduğunu aktaran Prof. Dr. Büyükaslan, iletişimin hukuk, felsefe, sosyoloji, psikoloji, tarih gibi birçok alanla ilişki içerisinde olduğunu; az ya da çok, girift ya da sade mutlaka bir ilişkinin söz konusu olduğunu söyledi. İletişimin bir kavşak disiplin olmasının da bu şekilde gerçekleştiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Büyükaslan şu değerlendirmelerde bulundu: “Edebiyatın temel araçlarından birinin dil olduğunu düşündüğümüzde, bu haliyle de iletişim ve dil ilişkisini düşündüğümüzde, disiplinlerarası olarak ister bir yaklaşım ister bir değerlendirme olarak ele alalım, dil-iletişim ilişkisiyle dil-edebiyat ilişkisi kendiliğinden ortak bir payda oluşturuyor. Bu ortak payda bile bize gösteriyor ki; iletişim dildir, dil edebiyattır; yani mantıktaki bir önerme gibi, edebiyat iletişimdir önermesini bile doğurabilecek çok pratik bir örnek ortaya konulabilir.”

“Dijital Beşeri Bilimler Başlı Başına Bir Disiplindir”

Prof. Dr. Büyükaslan’ın konuşmasından sonra Doç. Dr. Halim Kara söz aldı. Yeni dijital beşeri bilimler araştırma yöntemleri konusunu ele alan Doç. Dr. Kara, edebiyat çalışmalarının tarih, felsefe, düşünce tarihi ve iletişim gibi alanlarla çok eskiden bu yana süregelen bir ilişkisi olduğunu belirtti. Son zamanlarda keşfettiğini söylediği dijital beşeri bilimler alanı ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Kara, dijital beşeri bilimlerin artık başlı başlına bir disiplin olduğunu; bu alanda konferanslar, dergiler, merkezlerler bulunduğunu kaydetti.

“Dijital Ortamdaki Verilerle Ne Yaptığımız Önemli”

Teknolojideki devrimin özellikle matbaanın ortaya çıkışıyla ilgili olduğunu ve internetle birlikte araştırma yöntemlerinden öğretme yöntemlerine kadar birçok noktanın teknolojideki devrim tarafından doğrudan etkilendiğini söyleyen Doç. Dr. Kara şu ifadeleri kullandı: “Dijital beşeri bilimler aslında 40-50 yıldır var olan bir alan. Ama çok spesifik kişilerin yaptığı bir faaliyetti. Şimdi internetin ortaya çıkmasıyla özellikle beşeri bilim dediğimiz tarih, edebiyat, felsefe, dil bilim, düşünce tarihi ya da dinler tarihi gibi alanlarda kaynakların dijital ortama aktarımıyla birlikte her şeye ne kadar kolay ulaştığımızı görebiliyoruz. Şu anda da salgın döneminden geçiyoruz ve buradayız. Bu da teknoloji devriminin yarattığı bir durum. Önemli noktalardan birisi de şu: Kaynaklara dijital ortamlarda çok kolay bir şekilde ulaşabiliyoruz. Sanatsal ve edebi üretimlerin bir kısmı da sanal ortama taşınmış durumda. Ya da makinenin ürettiği sanatsal üretimler var. Dijital ortama her şeyi aktarıyoruz. Görseller, grafikler, şemalar oluyor. Önemli olan ise bu verilerle ne yapabildiğimiz, ne tür yeni varsayımlarda bulunabildiğimiz. Bu veriler için yeni yöntemler geliştirmek, verilerin zorluklarını belirlemek, üzerinde durmamız gereken konular.”
Edebiyatta Disiplinlerarası Bakışlar programı, Doç. Dr. Kara’nın ifadelerini tamamlamasının ardından soru cevap kısmıyla sona erdi.

Haber: Tuğçe AYÇİN
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Öne Çıkan Haberler

KAGEM kariyer

Kariyerinize Attığınız Adımlarda KAGEM Yanınızda

YDS YÖKDİL eğitim

İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Online/Canlı YDS/YÖKDİL Eğitimleri Başlıyor!

uluslararası-öğrenci-merkezi kamu-diplomasisi pandemi COVID-19

Uluslararası Öğrenci Merkezi Pandemi Sürecinde de Eğitime Ara Vermedi

KAGEM danışmanlık

İstanbul Üniversitesi'nden Online Kariyer Danışmanlığı

akademik-takvim 2020-2021

İstanbul Üniversitesi 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı Akademik Takvimleri Belirlendi

e-ticaret yeni-normal pazarlama

Prof. Dr. Sema Kurtuluş: “Firmalar Pazarlama Yaklaşımı Açısından Artık Eski Normalden Yeni Normale Geçmeli”