İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu Sempozyumu Gerçekleştirildi

İstanbul Üniversitesi (İÜ), İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen ‘İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu Sempozyumu’ 9 Aralık’ta çevrim içi yapıldı. Sempozyum, açılış konuşmalarının ardından 4 farklı oturumla tamamlandı. 

İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu Sempozyumu’nun açılış konuşmaları İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Ekmekçi ve İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. H. Burak Gemalmaz tarafından yapıldı.


“Bölgede Yaşanan İnsan Hakları İhlallerini İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Kapsamında Ele Almanın Oldukça Önem Arz Ettiği İnancıyla Bu Sempozyumu Gerçekleştirme Kararı Aldık”

Sempozyum açılışının ilk konuşmacısı olan İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. H. Burak Gemalmaz, İnsan Hakları Günün önemine yaraşır bir etkinlik düzenlediklerini belirterek “Bildiğiniz üzere İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımların ardından insan haklarının uluslararası düzeye taşınmasını sağlayacak ve kendisinden sonra oluşturulacak ulusal üstü insan hakları belgelerine de öncülük yapacak “Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirisi” 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmiştir. Bildirinin kabul edildiği 10 Aralık tarihi aynı zamanda “İnsan Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Komşu topraklarda uzun yıllardan beri devam anlaşmazlıklar ve çatışmalar pek çok insan hakkının ihlaline de sebep oldu, oluyor. Bölgesel konumu ve tarihsel bağları nedeniyle ülkemiz de zaman zaman bu uyuşmazlıkların bir parçası haline geldi, geliyor. Temel insan haklarını, insan onurunu ve değerini yeniden teyit eden Bildiri’nin öneminin anlatıldığı bugünde, bölgede yaşanan insan hakları ihlallerini siyasi konjonktürün dışında salt insan hakları hukuku ve insancıl hukuk kapsamında ele almanın, tartışmanın oldukça önem arz ettiği inancıyla bu sempozyumu gerçekleştirme kararı aldık” dedi.
Sempozyum oturumları hakkında bilgi vererek konuşmasına devam eden Prof. Dr. Gemalmaz, “Sempozyum kapsamında önce insan hakları hukukunun silahlı çatışmalarda uygulanabilirliği ve Dağlık Karabağ sorununa dahil olmuş devletlerin yer yönünden sorumluluğunun ne şekilde belirleneceği tartışılacaktır. Daha sonra işgal atındaki topraklarda mülkiyet hakkının ne şekilde değerlendirilebileceği ve her iki devletin vatandaşlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptıkları bireysel başvurular çerçevesinde mülkiyet hakkına ilişkin bölgede yaşanan problemler ele alınacaktır. Uzun aradan sonra ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin denetim usullerinden devletlerarası başvuru Dağlık Karabağ sorunu özelinde irdelenecek ve Mahkemenin konuya ilişkin verdiği geçici önlem kararlarının etkililiği değerlendirilecektir. En son da bölgede sivil insanların hedef alınması, Azerbaycan-Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan Barış Antlaşmasıyla yerinden edilenlerin ve mültecilerin geri dönme meselesi ile savaşlarda toplumların, insanlığın kültürel varlıklarının korunması hususu insancıl hukuk kapsamında irdelenecektir” dedi.

“Sempozyumun Çıktılarının Konuyla İlgili Çalışmalar Yürüten Kişiler ve Kurumlar İçin Bir Kılavuz Olmasını Temenni Ediyoruz”

Sempozyumun İÜ İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi açısında oldukça önemli olması ve düzenlenilen sempozyumun konuyla ilgili çalışmalar yürüten kişiler için kılavuz olması temennilerini dile getiren Prof. Dr. Gemalmaz, “Sempozyumumuzun 1997 yılında kurulan ve yaz itibariyle müdürlük görevini devraldığım İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezinin yeniden işlerlik kazanması ve fonksiyonunu icra edebilmesi açısından oldukça önemli olduğu kanaatindeyim. Bir kez daha sayın meslektaşlarıma katılımları ve kıymetli katılımcılara gün içerisinde yapacakları katkılar nedeniyle teşekkür ederiz. Düzenlediğimiz sempozyumun çıktılarının konuyla ilgili çalışmalar yürüten kişiler ve kurumlar için bir kılavuz olmasını temenni ediyoruz” diyerek konuşmasını bitirdi.

“Yıkılan ve Yakılan İnsan Yaşamları Kadar Toplumların Kültürel Varlıkları da Oldu”

Prof. Dr. Gemalmaz ’ın ardından İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Ekmekçi konuşmasını yapmak üzere söz aldı. Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzun yıllardan beri devam eden uyuşmazlıkların en önemli sebebinin Dağlık Karabağ bölgesi olduğuna, yaşanan uyuşmazlıkların insan hayatı kadar kültürel varlıklara da geri dönülmez zararlar verdiğine değinen Prof. Dr. Ekmekçi, “Kafkasya’nın ve Avrupa Konseyi üye ülkelerinin oluşturduğu coğrafyanın kanayan yaralarından Dağlık Karabağ’da barış ve anlaşma sağlanması için uluslararası aktörlerin de kimi zaman devreye girmeleriyle iki devlet temsilci defalarca çeşitli müzakereler gerçekleştirdi. Ancak bu müzakereler sadece kısa süreli ateşkesler sağlayabildi. Bu uyuşmazlık iki devlet arasında zaman zaman silahlı çatışmalara, katliamlara ve savaşlara da dönüştü. Bu nedenle on binlerce insan evini terk zorunda kaldı, binlercesi yaşamını yitirdi. Yıkılan ve yakılan insan yaşamları kadar toplumların kültürel varlıkları da oldu” dedi. 

“İnsan Yaşamına ve Onuruna Öncelik Verilen, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku İlkelerinin Kılavuz Edinildiği Bir Çözümün Aranması Taraftarıyım”

Uzun yıllardan beri devam eden ve önü alınamayan anlaşmazlıkların ve silahlı çatışmaların bugüne kadar ülkemizde de sıklıkla incelendiğini ve tartışıldığını dile getiren Prof. Dr. Ekmekçi, yapılan araştırma ve tartışmaların yoğunluklu olarak Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi alanında gerçekleştirildiğini, ancak ‘İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu’ başlıklı sempozyumda uyuşmazlıkların ağır insan hakları ve insancıl hukuk perspektifinden değerlendirileceğini belirtti. 

Dağlık Karabağ sorununda insan hakları hukuku ilkeleri çerçevesinde çözüm aranması taraftarı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ekmekçi, “Dağlık Karabağ sorununda güç dengeleri, politik çıkarlar ve devletlerarası bürokrasi elbette göz ardı edilemez. Ama bütün bu unsurları göz önünde bulundurmakla beraber insan yaşamına ve onuruna öncelik verilen, uluslararası insan hakları hukuku ilkelerinin kılavuz edinildiği bir çözümün aranması taraftarıyım. Üniversitemizin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin düzenlediği sempozyumumuzun her bir oturumunda böyle bir çözüm arayışına dair önemli meseleler konuşulacak. 10 Aralık İnsan Hakları gününe doğru böyle bir sempozyumun gerçekleştirilmesi de ayrı bir önem arz etmektedir” dedi. 

Prof. Dr. Ekmekçi, “Hukukun, adaletin, insan onuruna yaraşır bir yaşamın ve barışın hüküm sürdüğü güzel günler umuduyla başta organizasyonu gerçekleştiren İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü sayın Prof. Dr. Burak Gemalmaz olmak üzere her bir katılımcımızı selamlıyor, katkıları için teşekkür ediyorum” diyerek konuşmasını tamamladı. 

“Tarafların Anlaşmazlıklarını Barışçıl Yöntemler ve Diyalog Yöntemiyle Çözümleyememeleri Bölgede Ermeni İşgaline Sebep Olmuştur”

Prof. Dr. Ekmekçi’nin ardından konuşmalarını yapmak üzere İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak söz aldı. Konuşmasında Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorunun daha eskiye dayandığını vurgulayan Prof. Dr. Ak, “Azerbaycan ve Ermenistan arasında uyuşmazlıkların ve anlaşmazlıkların konusu olan Dağlık Karabağ sorununu son 20-30 yılın bir meselesi olarak konuşuyor olsak da bölgedeki problemler daha önce, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde de varlık gösteriyordu. Elbette birliğin dağılmasının ardından ve özellikle 1988 yılında Ermeni çoğunluğu temsil eden bölge Sovyet’inin Ermenistan ile birleşme kararı almasıyla bölgede yaşanan siyasi ve hukuki sorunların merkezi haline geldi. Tarafların anlaşmazlıklarını barışçıl yöntemler ve diyalog yöntemiyle çözümleyememeleri bölgede önce şiddet olaylarının yaşanmasına, Hocalı gibi katliamlara ve sonrasında da bölgede Ermeni işgaline sebep olmuştur” dedi. 

“Ağır ve Yaygın İnsan Hakları İhlalleri İşlendi”

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki silahlı çatışmaları sona erdirmek amacıyla yapılan girişimlerden bahseden Prof. Dr. Ak, bu girişimlerin kâğıt üzerinde kaldığını vurgulayarak şunları kaydetti: 

“Dağlık Karabağ Sorunu ve bölgedeki çatışmalar, 1994 yılında yapılan Bişkek Protokol’ü ile bir süre yatışmış gibi görünse de Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu uyuşmazlık her an patlamaya hazır bir bomba görünümünü koruyordu. Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı Minsk Grubu tarafından yürütülen ve yaklaşık 20 yıldır sürdürülen görüşmelerden bir sonuç alınamadı. Bölgedeki çalışmalar devam etti ve yapılan ateşkes ihlallerinden de iki taraf birbirini sorumlu tuttu. Hatırlarsınız, 56. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında düzenlenen panelde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Dağlık Karabağ konusunu tartışmıştı. 16 Şubat 2020 tarihinde düzenlenen bir yeni panelle tarihte ilk kez bir Azerbaycan ve Ermenistan lideri kamuoyu önünde açık tartışma gerçekleştirmiş oldu. Ancak bu görüşmeden sonra Temmuz 2020’de daha önce hiç çatışma yaşanmayan Azerbaycan-Ermenistan sınırının ‘Tovuz’ bölgesinde ağır silahların hatta bazı Ermeni yöneticilerinin de itiraf ettiği gibi fosforlu kimyasal silahların da kullanıldı ve çatışmaların fitili ateşlendi. Daha sonra da Eylül ayından bu yana devam eden çatışmalar, dünya gündemine oturdu. Tüm bu anlaşmazlıklar ve çatışmalar, binlerce sivil insanın ölümüne, binlerce insanın evini terk etmesine sebep oldu. Özellikle başta camiler olmak üzere kültür varlıkları onarılamaz zararlar gördü. Ağır ve yaygın insan hakları ihlalleri işlendi.”

“Devam Etmekte Olan Bu İnsan Hakları Krizinin Üniversitemizin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Organizasyonuyla, Değerli Meslektaşlarımın Katılımıyla Değerlendirilecek Olması Ayrı Bir Önem Taşımaktadır”

İÜ İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen ‘İnsan Hakları Hukuku ve İnsancıl Hukuk Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu’ Sempozyumu’nda meseleye insan hakları perspektifinden yaklaşacaklarını belirten Prof. Dr. Ak, “Bugün bu sempozyum kapsamında değerli hukukçu meslektaşlarım siyasi ve uluslararası boyutundan ziyade meseleye insan hakları perspektifinden yaklaşacaklar, tartışacaklar. Toplantının çıktıları ilgili kurumların yapacağı hukuki hazırlık ve girişimlerde yol gösterici olacağı için halen bazı yargısal organlar önünde de devam etmekte olan bu insan hakları krizinin üniversitemizin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi organizasyonuyla, değerli meslektaşlarımın katılımıyla değerlendirilecek olması ayrı bir önem taşımaktadır. Her birinize katılımlarınız ve katkılarınız için teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım” diyerek konuşmasını bitirdi. 

Açılış konuşmalarının ardından sırasıyla: ‘Dağlık Karabağ Sorunu Özelinde İlgili Devletlerin İnsan Hakları Sorumluluğu’ , ‘Dağlık Karabağ’da Mülkiyet Hakkı Meselesi’ , ‘Dağlık Karabağ Sorunu Özelinde Devletlerarası Başvuru ve Geçici Tedbirlerin Silahlı Çatışmalarda Fonksiyonu’ ve ‘Dağlık Karabağ Sorunu Özelinde İnsancıl Hukuk İhlalleri ile Yerinden Edilenler ve Mülteciler Meselesi’ başlıklarıyla oturumlar gerçekleştirildi. 

Haber: Fatmanur ARSLAN    
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Galeri

Öne Çıkan Haberler

mevlevilik sempozyum

Klasikten Moderne Türk Edebiyatında Mevlevilik ve Şeyh Galib Sempozyumu Başladı

DETAE COVID19

XII. Aziz Sancar DETAE Günleri, “COVID-19: Moleküler ve Klinik Yaklaşım” Temasıyla Düzenlendi

Klasikten Moderne Türk Edebiyatında Mevlevilik ve Şeyh Galib Sempozyumu

İSİFAM İKDER finans

“İslami Finansın Getirdiği Değerler, Tüm İnsanlığın Faydalanabileceği Bir Reçetedir”

blockchain

Blockchain Teknolojisi Kulübümüz Uluslararası Ödül Kazandı

iupress

İstanbul Üniversitesi Yayınevi’nin 6 Yeni Uluslararası Kitabı Açık Erişime Sunuldu